Oruç tutmanın Fazileti Nedir?

Oruç tutmanın Fazileti Nedir?
İslâm’ın beş şartından dördüncüsü, mübârek Ramazân ayında, her gün oruç tutmaktır.

Yüce Rabbimize şükürler olsun ki, bizler, mübârek üç ayların diğer ikisi gibi, üçüncüsü olan Ramazân-ı şerîfi de, sıhhat ve âfiyet içerisinde idrâk etmiş bulunuyoruz. Bu mübârek ay, 06 Haziran 2016 – 01 Ramazân 1437 Pazartesi günü başlamış bulunmaktadır. Üç ayların sonuncusu olan Ramazân ayı, ayların sultânıdır.

Bildiğimiz gibi,İslâm’ın beş şartından dördüncüsü, mübârek Ramazân ayında, her gün oruç tutmaktır. Oruç tutmak, müslümânlara, Peygamber Efendimizin Mekke-i Mükerreme’den Medîne-i Münevvere’ye hicretinden onsekiz ay sonra, Şa’bân ayının onuncu günü, Bedir gazâsından da bir ay evvel farz kılındı. Sevgili Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem), bir hadîs-i şerîfinde şöyle buyurmuştur: “Bir kimse, Ramazân ayında oruç tutmayı farz [ya’nî vazîfe] bilir ve orucun sevâbını, Allahü Teâlâ’dan beklerse, geçmiş günâhları affolur.” [Sahîh-i Buhârî]

Bilindiği gibi, “Ramazân”, sözlük ma’nâsı i’tibâriyle “yanmak” demektir. Çünkü bu ayda oruç tutan ve tevbe eden müslümânların günâhları yanar, yok olur. Mübârek “Ramazân ayı”nda oruç tutulur, “Terâvîh namazı” kılınır ve “Sahûr”a kalkılır; daha başka bedenî ve mâlî bazı ibâdetler yapılır.

Ebu Hüreyre’nin (radıyallahü anh)  anlattığına göre: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: “Ramazân ayı gelince, Cennet kapıları açılır; Cehennem kapıları kapanır ve şeytânlar bağlanır.

Hicretin ikinci yılında, müslümânlara bedenî ve mâlî ibâdetlerden bazıları emredildi.Bilindiği gibi ibâdetler üç kısımdır:1- Beden ileyapılanlar (Namaz ve Oruç gibi), 2- Malileyapılanlar (Zekât, Sadaka-i Fıtır ve Kurbân gibi), 3- Hem beden, hem de mal ile yapılan (Hac ve Umre gibi) ibâdetlerdir.

Hicretin 2. yılı olaylarından biri, müdâfaa için cihâda izin verilmesidir.  Bunun yanında, daha önce Kudüs’e, Mescid-i Aksâ’ya doğru namaz kılınırken, Allahü Teâlâ’nın emriyle, Kâ’be-i Şerîfe’ye doğru namaz kılınmaya başlanmıştır. Kıblenin Kâ’be-i Muazzama, Mescid-i Harâm olduğunu bildiren Bakara sûresinin 144. âyeti nazil olunca, müslümânların kıblesi, Kâ’be-i Şerîfe oldu.

Kıblenin Kâ’be-i Muazzama olmasından bir ay ve hicretten de 18 ay sonra, Şaban ayının 10. günü, Bedir gazâsından da bir ay önce oruç farz oldu.

Yine o senede (hicretin 2. senesinde), Ramazân ayında, terâvîh namazı kılınmaya başlandı ve sadaka-i fıtır vermek vâcip oldu. 

Kezâ hicretin 2. senesinde Ramazân ayında zekât vermek de farz oldu.

Yine hicretin 2. yılında Zilhicce ayında, kurbân kesmek ve bayram namazı kılmak vâcip oldu.