Özal Nerede Zehirlendi? İşte Cevabı

Özal Nerede Zehirlendi? İşte Cevabı
8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın eşi Semra Özal, kendisine gönderilen delilleri savcıya ilettiğini söylerken, Özal’ın nerede zehirlendiğini de söyledi.

YENİ DELİLLERİ SAVCIYA VERDİM

8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın eşi Semra Özal, kendisine gönderilen delilleri savcıya ilettiğini söylerken, Özal’ın bir sergide zehirlenmiş olabileceğini belirtti

Sekizinci Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın ölümüne ilişkin iddiaları Semra Özal ve tanıklar ilk kez NTV’de anlattı.

Can Dündar’ın sunduğu “Bir Ölümün Anatomisi” adlı programa Semra Özal, Ahmet Özal, GATA eski komutanı Ömer Şarlak, Adli Tıp Kurumu eski Başkanı Prof. Dr. Sevil Atasoy, gazeteci Şükrü Küçükşahin ve Özal’ın koruma Müdürü Musa Öztürk, stüdyo konuğu olarak katıldı. Programda ayrıca, 20’ye yakın tanık canlı telefon bağlantısı ile soruları yanıtladı.

Nisan 1993’de yapılan Türki Cumhuriyetler gezisinden başlayarak, Cumhurbaşkanı Özal’ın ölümüne kadar geçen sürede yaşananların masaya yatırıldığı programda, yıllardır üzerinde spekülasyonlar yaratılan ve sonunda Cumhuriyet Savcılarının el attığı Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın ölümüne ilişkin iddialara yanıt arandı.

Özal’ın vefatı sırasında Meclis Başkanı olan DP Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk’un “Özal’ın Türk Cumhuriyetleri ziyaretinde yediklerinden mide fesatı geçirerek öldüğü” iddiasına yanıt veren Semra Özal şunları söyledi:

‘Çok dikkat ediyorduk’

“Ameliyatlarından sonra çok sıkı dikkat ediyorduk beslenmesine kendisi de dikkat ediyordu. Türki devletlerde de katiyen bir şey yemedi. Yanımızda götürdüğümüz şeyleri yiyoyurdu. Orada çok dikkat etti. Asla yiyecekle alakalı derdi ve problemi yoktu. Hatta kilo bile verdi. Kadere inanmış biriydi ama sağlığına çok dikkat ederdi. Özellikle ameliyatlardan sonra beraber onun sağlığına çok dikkat ederdik. Gerçi kendisi pek söz dinlemez aklına eseni yapan bir insandı ama sağlığı konusunda bizi çok dinlerdi.

‘Hastaneden sapasağlam çıktı’

“Türki devletlere gitmeden önce Amerika ’da check-up’a girdi hastaneden sapasağlam çıktı. Abur cubur katiyen yemiyordu ameliyatlardan sonra aklı başına gelmişti daha önce yerdi ama ameliyatlarından sonra özellikle kalp ameliyatından sonra çok dikkat ediyordu doktorların söylediğine ve onun dışına çıkmıyordu. Köşkte de ben kendim yapıyordum zaten yemeklerimizi.”

11.20101113121542..jpg

‘Kalbi iyiydi ama bacağı kötüydü’

Opr. Dr. Cengiz Arslan (Özal’ın doktoru): Sağlık durumu oldukça iyiydi. Göğsünden kalbinden şikayeti yoktu. Bacak damarlarından dolayı yürümekte güçlük çekiyordu. Kimseye söyleyemiyordu. Durup dinleniyordu çevresi bu durumu onun çabuk yorulduğu şeklinde yorumluyordu. Bu görüntü bacak damarlarının rahatsızlığından dolayı.

‘Gezide yorgun ve çok bitkindi’

Kaya Toperi (Eski Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü): Program çok yoğundu hakkaten son derece yorgun ve bitkindi. Çok yağlı yemekler ikram ediyorlar. Turgut Bey reddedemedi. Bize siz de yiyin diye işaret ediyordu, ayıp olur diye. fazla bir şeyi yoktu. Yorgun hali vardı. Bir çok yerlere biz kaytarıyorduk, o her tarafa gitti. Bayağı yoğundu.

‘Özal’ın damar sorunu vardı’

Halil Şıvgın (Dönemin Sağlık Bakanı): Damar sorunu vardı. Yürümekte zorluk çekiyordu. Onunla konuşuyormuş gibi yaparak koluna giriyordum. Ağır geziydi. Semra Hanım’ın dediği gibi, Turgut beyin beslenmesinde zaafiyet getirecek durum yoktu. Nakşi Bendi hazretlerinin hocasının türbesine gitmeyi çok istedi. Ziyaret etti. Son derece zindeydi.

‘Konsültasyonu kabul etmemişti’

Ömer Şarlak (Dönemin GATA Komutanı): Cumhurbaşkanımız Türki Cumhuriyetleri’ne gitmeden önce gece beni telefonla aradılar. “Ayağım ağrıyor, seyahate de gideceğim. Gelebilir misiniz?” dediler. Cumhurbaşkanım, ürik asitiniz yüksek, seyahate de çıkacaksınız yarım saat içinde bir iki konsültasyon hazırlayabilirim dedim. Turgut Bey “Okuyacağım çok dosya var, zamanım yok. Söz sana dönünce yapalım” dedi. Konsültasyon teklifimi yerine getiremedim.

12.20101113121524..jpg

8. Cumhurbaşkanı Özal, Türki Cumhuriyetlere yaptığı gezinin hemen ardından hayatını kaybetmişti.

‘Azerbaycanlı ihbar etti’

Semra Özal, eşinin 16 Nisan 1993 cuma günü Bulgar sanatçının sergisine gittiğini, orada limonata içtiğini öğrendiğini anlattı. Prof. Atasoy ile Semra Özal arasında şu diyalog geçti:

PROF. SEVİL ATASOY: “Portakal mı limonata mı bilmiyorum. Niçin hiç içmediği birşeyi bulup onu zehirlesinler. Sevdiği şeyi tercih ederlerdi.”

SEMRA ÖZAL: “Hiçbir yerde korumayı çağırıp onun önünde sıkılmaz önceden hazırlanır ikram edilir. İkincisi burada savcılığa delileri verdim. Araştırıyor çıkaracak. Daha fazla açıklamak istemiyorum. Şüphelendiğim şeyler var. Savcılığın çıkaracağına eminim. Önceden başlanmış zehirlenmeye. Bir Azerbaycanlının el yazısıyla bana verdiği ihbar var. Oradan başlanmış olabilir. Bu zehirlenmenin zamana yayılan bir zehirlenme olma ihtimali var onun anlattığına göre.

ATASOY: Bu süre nedir, ne düşünüyor. Son 15 günlük zaman dilimi mi?

SEMRA ÖZAL: Olabilir. Daha fazla söylemek istemiyorum. Savcılık inceleme yapıyor.

ATASOY: Sayın Özal’ın saçının kesilip alındığına dair duyumlar almıştık.

SEMRA ÖZAL: Saçı bende var. Dr. Cengiz Arslan ucundan kesti verdi bir parça. Ama bir çok doktor kökünden çıkarmak lazım olduğunu söylediler.

ATASOY: Saç ayda yaklaşık 1 santim kadar uzar. Eğer herhangi bir toksik madde üç ay öncesinden başladıysa o ucunda bulunur. Bir kaç gün ise şansı yok. Evde ona ait biyolojik materyal var. O saçın incelenmesinden yanayım.

SEMRA ÖZAL: Gerekirse incelenmesini isteyeceğim. Gerekirse evet.

ATASOY: Teorik olarak herşeyi delil olarak değerlendirmek gerek. Yıkanmamış iç çamaşırları dahi önemli. Mezarlığın açılması olabilir.

SEMRA ÖZAL: 18 sene oldu vefat edeli. Her zehiri mezarı açtığınızda bulabilecek misiniz?

ATASOY: Toprakta bulunan değişik bitki örtüsü ve varolan böceklerin niteliğine bağlı bir çok şey bulunur ya da bulunmaz. Saçların dipten kesilmiş olduğunu tahmin ettiğim için incelenmesini söylüyordum. Saç analizleri son 10 yılın giderek artan teknolojisidir. Ama görüyorum ki, saç artık önem taşıyan şey olmaktan çıkmış. Eğer aile ısrar ederse tek yapacak şey mezarı açmak.

SEMRA ÖZAL: O en son yapılacak şey. Ben tahkikatı bekliyorum.