Sedat Peker’den Düşmanlarına Dua

Sedat Peker’den Düşmanlarına Dua
Rizeli Ünlü İşadamı Sedat Peker’den düşmanlarına “Allahım, düşmanıma onur, bilgelik ve cesaret ver” duası.

Ünlü işadamı Sedat Peker, bugün sosyal  medya sayfalarından dikkat çekici açıklamalarda bulundu. Peker, Ergenekon Davası'ndan Silivri Cezevi'nde yattığı sırada, aynı cezaevinde yine aynı davadan tutuklu olarak yargılanan Doğu Perinçek ve Oda TV Davası'ndan yatan gazeteciler ile ilgili görüşlerini dile getirerek, ''Cezaevinde İşçi Partililerle veya Oda TV Davası sanıklarıyla karşılıklı olarak birbirlerimizin kutsal değerlerine saygısızlık yapmayarak, normal bir şekilde yaşamayı başardık.'' dedi.

'PEYGAMBER EFENDİMİZ BİZİM KUTSALIMIZDIR!'

Geçtiğimiz günlerde yaşanan Charlie Hebdo olayıyla ilgili olarak bir de tespitte bulunan Sedat Peker, Oda TV Davası'ndan yatan gazetecileri örnek göstererek; ''Peygamber Efendimizin karikatürlerini çizen ve hiçbir Müslüman'ın kabul edemeyeceği yakıştırmaları Peygamber Efendimize yapanlar bu kalitede davranabilselerdi, son zamanlardaki yaşanan bu olaylar asla olmazdı.'' dedi.  

İŞTE SEDAT PEKER'İN AÇIKLAMASININ TAMAMI

Kıymetli dostlarım,

Cezaevinde bulunduğum dönemlerde, Türkiye'nin birçok bölgesindeki barolarda görevli avukat arkadaşlar, cezaevine gelerek, şahsıma ziyarette bulunuyorlardı (Bazı anlarda dört-beş avukat arkadaşla birlikte sohbet ettiğimizde oluyordu).

Bu ziyaretlerin bir tanesinde avukat arkadaşlardan biri, tebessüm ederek: "İşçi partililer cezaevinde senden ne kadar çok korkuyorlardır. Dışarıda arkadaşlarımızla hep bunun sohbetini yapıyoruz.” dediğinde cevaben onlara "Bu doğru bir tahmin değil, benden korkmuyorlar ancak şahsıma saygı gösterdikleri doğrudur. Çünkü bende onlara aynı şekilde saygı çerçevesinde davranıyorum. O arkadaşların karakter yapıları korkaklığa müsait değil, mahkemede de çok dik bir duruş sergiliyorlar.” demiştim.

Avukat arkadaşların bir tanesi : "ALLAH aşkına Reis, adamlar bizim eski düşmanımız değil mi? Seni tanımasak, neredeyse adamları yani Perinçek grubunu övdüğünü düşüneceğiz.” demişti.

Bunu söyleyen avukat arkadaşımıza dönerek, bu arkadaşlar eskiden düşmanımız olabilirler. Velevki şimdi de düşmanımız olsunlar. Bunun hiçbir önemi yok. Her gün gazetelerde milliyetçi nutuklardan dem vuran bazı kişilerin, Ergenekon davasında nasıl eğilip, büküldüklerini gözlerimizle gördük.Hiçbir türlü eğilmediler, bükülmediler. Bu doğruyu dile getirmiş olmam onları övmem anlamına gelmez. Çünkü mensubu olduğumuz kutsal dinimiz bizleri gördüklerimizi ve duyduklarımızı doğru bir şekilde anlatmakla mesul tutuyor. Aynı şekilde mensubu olduğumuz şanlı milletimizin töreleri de bu mesuliyeti bizim omuzlarımıza yüklemektedir.

Bırakın seksen döneminden önceki zamanda eski düşmanımız olmalarını, halihazırda düşmanımız bile olsalar yargılama süresince mahkemelerde, cezaevinde bulundukları sürede de koğuşlarında korkmadıklarını, dik durduklarını söylemek bizi küçültmez, aksine bizi yüceltir demiştim. Daha sonra da onlara bir Kızılderili öğretisinden bahsetmiştim.

Kızılderililer savaş alanına çıkmadan önce dua ederek, şunu söylerlermiş; "Yüce Allah'ım, yarın savaş alanında karşılaşacağımız düşmanıma onur, bilgelik, cesaret ver. Çünkü yarınki savaşın kazananı ben olursam elde ettiğim galibiyetten utanç duymayayım.” İlkel olarak gördüğümüz Kızılderililer kadar onurlu davranabilmeyi herhalde iki binli yıllarda bizlerde başarabiliriz.” demiştim. İşçi Partililerle veya Oda tv davası sanıklarıyla karşılıklı olarak birbirlerimizin kutsal değerlerine saygısızlık yapmayarak, normal bir şekilde yaşamayı başardık.

Peygamber Efendimizin karikatürlerini çizen ve hiçbir Müslüman'ın kabul edemeyeceği yakıştırmaları Peygamber Efendimize yapanlar bu kalitede davranabilselerdi,son zamanlardaki yaşanan bu olaylar asla olmazdı. Bu konuyla ilgili düşüncelerimi aslında detaylıca yazmak isterdim ama bazı art niyetliler tarafından düşüncelerimi çarpıtarak, bu tip eylemleri destekler nitelikte yazılar yazmakla suçlanacağımı bildiğimden yazmıyorum.

Sayın Papa, anneme küfreden, burnuna yumruğu yer demişti. Ancak herkesin yaşadığı coğrafya ve yetiştiği kültür çok farklı… Sayın Papa’nın, yumruk atmayı normal gördüğü bir yerde, sert coğrafyalarda ve kültürlerde yetişen asabi insanlar, Peygamber Efendimize yapılan haksızlığın cezasının ölüm olduğunu düşünebilirler.

Gidecek başka dünyamız olmadığı için düşman olarak gördüğümüz insanlarla bile anlaşabilmenin bir yolunu bulmalıyız. Bu yolun anahtarı da herkesin kutsalına saygı göstermekten geçmektedir.

PEYGAMBER EFENDİMİZ, BİZİM KUTSALIMIZDIR!

BİR UMUTTUR YAŞAMAK