Ünlü iş adamı Sedat Peker, sosyal medya hesaplarından yaptığı açıklamada çözüm sürecini desteklediğini ifade ederek, çözüm süreci görüşmeleri hakkındaki düşüncelerini paylaştı. Peker, paylaşımında
"Sivil toplum kuruluşlarının ve halkımızın büyük isteğinin talebi olan çözüm görüşmelerine Devletimiz kapılarını kapatmış olsaydı hem kendi halkına hem de tüm dünyaya karşı despot devlet durumuna düşecekti. Devletimiz, uluslararası arenada kendisine kurulmak istenen oyunu görüp çözüm sürecine destek oldu, köstek olmadı." ifadelerine de yer verdi.
İşte Sedat Peker'in çözüm süreci görüşmeleriyle ilgili o paylaşımı:
Kıymetli Dostlarım,
Son günlerde sıkça yazılan çizilen bir konuyla ilgili bende düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istedim. Çözüm süreci görüşmelerinde pkk’nın aslında hazırlık yaptığını, niyetinin barış olmadığını DEVLETİMİZİN ise bu tuzağa düştüğünü birçok kişi söyledi, konuştu ve tartıştı.
Bu konuya biraz daha farklı bir noktadan bakmayı sizlere tavsiye etmek isterim. Elimizdeki tanklar eski model olduğu ve hızlı hareket edebilme (yüksek manevra) kabiliyetleri olmadığı için terörle mücadelede çok işimize yaramıyorlardı.
Yine elimizdeki mevcut helikopterlerin manevra alanları çok yüksek olmadığı için terörle mücadelede bize yeterince destek sağlayamıyorlardı (Ayrıca da bunlar gibi daha birçok sorunumuz vardı.). Parasını ödediğimiz halde almanya, pkk’ya karşı kullanacağız diye satın aldığımız tankları bize maalesef ki teslim etmiyordu.
Sadece bu kadarda değil, yine parasını ödediğimiz savaş helikopterlerini pkk’ya karşı kullanacağız diye sözde müttefikimiz olan ülkeler bize teslim etmiyorlardı (israil’den satın aldığımız insansız hava araçlarıda, parasını ödediğimiz ve teslim alma tarihi geldiği halde ülkemize teslim edilmiyordu.).
pkk Güneydoğu'daki karakollarımızı basıp her baskında birçok askerimizi ŞEHİT edip ayrıcada 20-30 askerimizi de yanlarına alarak sınır ötesine kendi kamplarına götürüyorlardı. Kendimize ait uydularımız olmadığı için ise (istihbarat faaliyetlerinde) kiraladığımız uyduları istediğimiz oranda kullanamıyorduk. Yani kısacası uyduları kiraladığımız ülkelerin merhametine kalmıştık.
Sivil toplum kuruluşlarının ve halkımızın büyük isteğinin talebi olan çözüm görüşmelerine DEVLETİMİZ kapılarını kapatmış olsaydı hem kendi halkına hem de tüm dünyaya karşı despot devlet durumuna düşecekti. DEVLETİMİZ uluslararası arenada kendisine kurulmak istenen oyunu görüp çözüm sürecine destek oldu, köstek olmadı.
Tabi ki binlerce senelik kesintisiz olarak devlet olmanın verdiği tecrübeyle de geçmişte birçok kez kalleşlik yapan bu yapının tekrardan kalleşlik yapabileceğini öngördüğü içinde tek başına iktidar olan AK PARTİ hükümetiyle el ele vererek uyumlu olarak çalışıp çok kısa sürede tüm eksiklikleri tamamladı.
Güneydoğu'da en zayıf durumda olan 200’e yakın Karakol,Kalekol'a dönüştürülerek güçlendirildi. pkk canı istediği zaman karakol basıp birçok askerimizi ŞEHİT edip 20-30 askerimize de kendilerinin tabiriyle esir alamaz hale geldiler (Eski durum devam etseydi pkk’nın elinde şuan belkide binlerce askerimiz olacaktı). Kendi tanklarımızı, savaş helikopterlerimizi, piyade tüfeklerimizi (Ayrıca da keskin nişancı tüfeklerimizi), insansız hava araçlarımızı, yerin altındaki sığınakları bulup imha eden füzelerimizi üretebilir hale geldik.
Kıymetli Dostlarım, DEVLETİMİZ çözüm sürecinde pkk’nın tuzağına düştüler,suçlamalarının karşısında tüm bunları açık bir şekilde söyleyemez, o zaman derler ki sizin niyetiniz barış değilmiş ki tüm bunları önceden planlamışsınız (Oysa ki DEVLETİMİZ sadece geçmişte yediği kazıklardan dolayı temkinli davranarak hazırlığını yapmıştı.).
pkk kendince kurnazlık yaparak çözüm sürecinde hazırlık yapmış olabilir.Ancak onların bilmediği devletin, sadece binalardan, masalardan, müdürlüklerden, daire başkanlıklarından, müsteşarlıklardan oluşmadığı bir de RUHUNUN olduğu gerçeğidir. Bu RUHUN tanımı ise şöyledir; "Binlerce senedir kesintisiz olarak gelen devlet olma geleneğinin sağladığı tecrübelerin toplamına, DEVLETİN RUHU denir."
BİR UMUTTUR YAŞAMAK
SEDAT PEKER