2 Mart Rize'nin düşman işgalinden kurtuluşunun 92. yıldönümü kutlamalarını alaylı bir şekilde okuyucusuna ulaştıran Posta Gazetesi'ne Rize Gençlik Merkezi Büyükler Tiyatro Ekibi'nden tepki geldi.
3 Mart 2010 Çarşamba Günü Posta Gazetesi'nde ilk sayfada yer alan "Bıkmadılar" adlı habere göre Türkiye'de Kurtuluş törenlerinin yapılması ilkellik ve bu ilkellik halâ ülkemizde uygulanıyor.
Rize'deki Kurtuluş törenlerine atfen yapılan haberde törende yapılan temsili kurtuluş mücadelesinin ilkel senaryodan ibaret olduğunu okuyucularına birinci sayfadan duyuran Posta Gazetesi'ne Rize Gençlik Merkezi Büyükler Tiyatro Ekibi yazılı bir açıklamayla tepkide bulundu.
İŞTE O HABER VE TİYATROCULARIN AÇIKLAMASI:
EVET, BIKMADIK!
Yokluk içinde yaşanılan bir hayat, her bakımda olumsuz koşullar, ümitsizliğe bürünmüş bir kader ve karşıda bir nebze merhamet taşımayan, nefret kusan bir düşman! Kalplerde vatan ve millet aşkıyla yanıp kavrulan bir enerjiden başka bütün duygulardan arınmış bedenler...
Bu olumsuzluklara karşın, kaleleri zapt edilmiş, toprakları fiilen işgal edilmiş ve her türlü tacize uğrayan, uğratılan bir vatanı kurtarmak? O günün gözü aç, içlerinde kan akıtmaktan başka bir duygu olmayan düşman çeteleri ve askeri için bu kurtuluş fikirleri şakadan da öte bir komedi gibiydi... Fakat tarihi unutup tekavül edeceğinden habersiz olan bu gözü aç mahlukatlar; Mehmet Akif’in söylemiyle “tek kişi kalmış canavarlar” merhametten yoksun, kan akıtmaya devam ediyorlardı. Taaki İpsiz Recep, Dursun Kaptan ve daha nice kahramanlar tarih perdesinde rollerini alana kadar...
Rampada eşşekten düşmüş karpuz gibi ülke topraklarından kaçan bu gözü açlar; işgal günlerinde yaptıkları Allah’ın Kur’an'ında 'belhüm adal dedigi hayvandan taklitçiler; gerçekleştirdikleri bu katliamları öylesine sisli bir perde arkasında gerçekleştirmişlerdi ki, günümüzde bile gaflet ve sarhoşluk içinde olan bazı yazarlarımız akla karayı ayırt edemeyecek kadar tarih şuursuzluğundadır.
Elbette o günleri bize yaşatan düşünce bugüden varlığını devam ettiyor, her düşünceye oldugu gibi bu düşünceyede saygımız vardır. Fakat yaşananları görmezden gelen ve farkında olmadan ya da kasti olarak bu bahsettigimiz düşünceye hizmet edenlere haddini bildirmekte vatana ve aziz şehitlerimize olan bir borcumuzdur. Bu düşünceye hizmet ederek, barış bulutları oluşturmaya çalışan bu zihniyet bilmelidir ki, ”her karış toprağı şehitlerimizle sulanmış bu vatanda değil yaşamak nefes almaya hakları yoktur. Bu şuur ile kendini besleyen Atatürk Gençliğinin; tarih şuurundan yoksun ve aciz beyinlilerine haddini bildirmek, dur demek yaşamsal ihtiyaçlarının bir gereğidir. Bu yazının yazılmasına sebep olanlara göre gereksiz olabilir ama M.K. Atatürk’ün belirttiği üzere “damarlarımızdaki asil kanın “ geregi olan bu duygularla her güne göz açmak, o kanın asil olmasındaki etkeni, vatan aşkımızın tazeligini gösterir!
Günlerden 2 Mart Rize Gençlik Merkezi Tiyatro ekibi işgal günleri tekrar bize yaşatmak için, o acı ve sıkıntılı günlerin psikolojisini hissettirmek için kutlamalar esnasında İpsiz Recep oyunundan bir perde sahneleniyor. Etraftaki halk olayı iftiharla ve ibretle izlerken bir takım gazeteci olayı milli duygularından yoksun izliyor olacak ki, alaycı ifadelerle verilmek istenen mesajdan habersiz yorumlarda bulunuyor, sinek vızıltılarından bile kulakları daha fazla rahatız eden serzenişlerde bulunuyorlar.
Özellikle Posta Gazetesi'nin imaları tam bir cehalet belgesi. Türkiye'de yüksek tirajı olan bir gazetenin halkına çalımlar atıp, kandırması kalem mürekkeplerinin al-beyaz olmadıgının bir ispatı.
“Çocuklar korkudan kulaklarını kapadı” diyen o kalem sahibi fakat ilim sahibi olmayan yazara sesleniyoruz. Bu cümleyi yazarken, gözünün önünde annesine tecavüz edilen çocuklar hiç aklına gelmedi mi? Tekmelenerek öldürülen hamile kadınların karnındaki dünyaya göz açamayan bebekleri düşünmedin mi? Elleri kolları bağlıyken gözleri önünde babası tartaklananlar, evleri soyulanlar ve daha nice vicdansız muameleye tabii olmak zorunda olan çocuklar aklına gelmedi mi? O çocuklar bunları yaşarken, alanda bulunan çocuklar korkudan kulaklarını kapamış, bu mu gözüne battı?
Aynı yayın kuruluşunda yayınladıgınız dizi ve filmlerde vazgecilmez argümanınız olan “silah”; size çocukların ruh sağlığı için bir tehdir gözükmüyorda, tarihin gerçek yüzü gösterildiğinde mi ruh sağlığı denilen terim aklınıza geliyor... Bahsettiğimiz gibi kullanılan bu silahlar yayınlarınızda yanlış örnek olmuyorda, tarihi aydınlatmak ve anlatmak amacıyla kullanıldıgında neden size bu kadar batıyor anlamış degiliz.
“Ermeni askerini canlandıran çocuk, Türk milisi vururken gülüyordu” peki bunu yazarken “Türkler insan değildir” diye haykıran, değil gülmek sivil halka kurşun sıkarken kahkaha atan serefsizlerin, sesleri kulakları çınlatmadı mı?
Elbette geçmiş dönemlerdeki Ermeni çetelerinin,askerlerinin yaptıklarını bugünün Ermeni halkına mal etmek etik olmaz. Ama iki toplumun kardeşliğine sıkılan kurşunları ”küllenmiş” diye niteleyen, bu olayları da hatırlatmayı da “nefret uyandırma” diye benimseyen bu düşünce, o günün milli ruha aykırı düşüncesiyle denktir. Tarih bilincini koruyan ve hatırlatan bu insanları tebrik etmek yerine ihanet etmek, işgal kuvvetlerle mücadele etmiş bütün kahramanlarımıza ihanet etmektir. O insanlar canlandırdıkları rollerin bilincinde oluyorda, sizler Türk yazarı olmanın bilincini nasıl farkedemezsiniz anlamıyoruz...
Bütün bu gerçekler sizin haberinizin söyleyiş değil batan bir iğnenin haykırışı oldugu apapaçık belli. Zaten haber başlığınız haykırışınızın simgesi gibi “bıkmadınız mı?”.,
Sorunuz cevapsız kalmasın, evet... bıkmadık. Bu vatanı gözü açlara karşı korumaktan, savunmaktan, Abdülhamit’in söyleyişiyle “kanla aldıgımız yeri anca kanla teslim ederiz” cevabını vermekten, gençlerimize hergün verilen bu eşsiz mücadeleyi vermekten bıkmadık, bıkmayacağızda.
Siz, biz Türk halkına tarihi unutturma niyetinde olabilirsiz ama tarihin tekavülden ibaret olduğunu, tarihini bilmeyeninde geleceği göremeyeceğinin örneklerini hep gördük. Biz tarihimizi anlatsaydık bugün ne Ermeni soykırım iddaaları olurdu, ne de sizin gibi karaktersiz yazarlar kalırdı. Sizin gibi şuursuz sarhoşlar unutmuş olabilir ama Türk Gençliği ve Türk halkı unutmadı ki;
BAYRAĞI BAYRAK YAPAN ÜSTÜNDEKİ KANDIR;
VATAN UĞRUNDA ÖLEN VARSA VATANDIR!
RİZE GENÇLİK MERKEZİ TİYATRO EKİBİ