28 ŞUBATIN GENÇLİĞİMİZ ÜZERİNDE OLUMSUZ ETKİLERİ

Abdulkadir İPEKOĞLU

Tarihi şan ve şerefle dolu, destan yaratmaktan destan yazmağa fırsat bulamayan şanlı bir ecdadın torunları olarak yüce dinimizin gençliğe verdiği önemi kavramadan onları yönetmenin asla mümkün olmadığını ifade etmek isterim.

Sadece dinini öğretelim, ilme ve tekniğe lüzum yok demek nasıl hatalı ve taassuba yol açan bir durum ise; sadece teknik verelim, “Din afyondur “ lüzum yok demek de o derece hatalı, dinsizliğe meydan verici, zararlı bir tutumdur…Ama gelin görün ki, benim ülkemde gençliğe verilen afyon halen devam etmekte sanırıma!..

Yolsuzluğun, hortumculuğun doğuş sebebi işte budur… İnsanların mesuliyet hissine kavuşmasının, şahsiyet kazanmasının, anne-baba hukuku, çocuk hukuku, komşu hukuku, vatan-millet hukuku gibi temel mefhumlara riayetinin özünde ve kökünde iman vardır, din duygusu vardır…

Geçmişte kendi evlâtlarımızdan memleketimizi korumak için orduya müracaat edip, belli şehir ve bölgelerde ilân ettiğimizi bilmeyen yoktur sanırım!.. Bu ne acı bir durum değil mi Allah’ım!..

-“Hepiniz çobansınız, sürülerinden mesulsünüz!.” Hadisinden hareketle yüce devletimi yönetim tüm idarecilerimizin geleceğimizin teminatı sevgili gençlerimize sahip çıkmalarını yıllarca çok bekledik ama ne yazık ki yöneticilerimizin bir kısmı, bu ülkenin öz evlâtları arasında sen-ben, inançlı-inançsız, laik-dinci diye ayırımlar yaparak suyu bulandırıp bulanık suda balık avlamayı çok iyi başarmışlar ama bunun maddi yönden maliyeti yalınız 28 şubatta üç yüz miyar dolar ama, gençliğe yapılan tahribatın para olarak ölçülmesi asla mümkün değildir!.. Gençliğimiz perişan olmuş, din ve vatan düşmanı olarak bilinçli bir şekilde bu kahpe güçler tarafından yetiştirilmiş ve bu gençliğe asla sahip çıkılmayıp, bu gençlik her zaman namlunun ucunda ve yıllardır işte bu vahşi gençlikle yüce devletim gerilla savaşı yapa yapa öz kaynaklarını da ülkemin selâmeti için bile bile kurutmaktadır değil mi!..

Öyleyse geliniz, bu kanayan yaraya parmak basalım…Ebeveynler olarak eğitim çağında çocuklarımızı devlete teslim etmeden onları Allah-vatan-millet ve bayrak sevgisiyle yüreklerini dolduralım…İnançlarımız doğrultusunda hizmet vermeye gönüllü siyasileri maddi ve manevi yönden destekleyerek onların yönetime gelmelerini, yönetimde iseler devamlarını sağlayalım ki; korkarım yarın çok geç olabilir ve selin taşması halinde bu selin karşısında duracak hiçbir gücün olmadığını da çok iyi biliyoruz!.. 

Gençliğimize yürekten sahip çıkalım… Aklımızı başımıza alalım; bu gençliğimize, masum yavrularımıza kol kanat gerelim. Vicdanlarına imanı,akıllarına ilmi ve tekniği bir elinde BİLGİSAYAR diğer elinde KURAN_I KERİM’LE verelim ki iki kanatlı kuş gibi olup istedikleri zaman havalanıp, istedikleri yere rahatça konsunlar ve ilelebet göklerde süzülerek uçarak, İSTİKBAL GÖKLERDE ise, istikbalimiz gençlerimizle emin ellerde olsun ve bu gençlik ülkemizi artık yerlerde sürünmekten lâyık olduğu göklere çıkarsın!..

Bugünkü gençlik,hepimizin kalbini parçalıyor, ölen de parçalıyor, öldüren de!..Çünkü her ikisi de bizim evlâdımız, bu memleketin evlâdı ama ihmallerimiz sürekli 27 Mayıs-12 Eylül-28 Şubat ve ardından Post Modern Darbe çalışmaları sonucu bilinçli bir şekilde gençliğimiz ihmal edilerek, ektiğimiz iyi niyetli tohumların çiçek yerine diken vermeleri sonucu işte bu sorumsuz gençlik diken olup yıllardır elimizi-yüzümüzü kanatmakta ve akan bu kanlar da bugüne kadar ne yazık ki yürekleri dağlayıp durmamıştır!..

Günümüzün gençliği havuzu kurutulmuş balık gibi kıvranıp duruyor, o sıkıntıdan dolayı önüne gelene çatıyor, İlköğretim öğrencisi öğretmenini bıçaklıyor; dağlarda çocuk yaşta kaçırılıp terörist damgası yiyen inançlı kürt kardeşlerimizin çocukları asker ve polisime kurşun sıkacak kadar gözlerini kan bürümüşse bu yaraya NEŞTER’in vurulma zamanı gelmiş ve geçmektedir sanırım ki; son neşter olaylarıyla ülkemizi kaosa sürükleyen ve başörtüsüne(İslâm’a) karşı yürütülen operasyonlarla yıllardır benim Peygamber ocağımda estiği estik-kestiği kestik misali kısa sürede rütbeleri tamamlayıp belli noktaya gelenlerin yaptıkları tahribatı düzeltmenin hiç de kolay olmayacağını çok iyi bilenlerdeniz ama topyekun dik duruşumuzla bu manevi hastalığın teşhisi konulmuş tedavi için tüm yetkilileri seferberliğe yürekten davet ediyorum,çünkü zaman geçmektedir efendim. 

İşte darbeci ruhlu kişilerin bilinçli bir şekilde alt yapısını oluşturup, kardeşlik duygularını yıkarak İslâm’dan uzak yetiştirilen bu gençlik, havuzu kurutulmuş balık gibi yıllarca kıvranıp duruyor, o sıkıntıdan dolayı önüne gelene çatıyor, yakıyor, yıkıyor, manevi ızdıraplarını bu şekilde dindirmeğe çalışıyor dostlarım. Geliniz bu gençliği Kur'an ahlâkıyla ahlâklandırıp, silâhsız saflarımıza katalım.

Bugünkü gençliği bayram günü ağlayan yetim çocuğa benzetiyor ve bu çocuğun başını okşayacak, onu kendi evlâtlarıyla bir arada yetiştirecek müşfik babaya acilen ihtiyacımız vardır. Hisleri ilel, menfi cereyanlara ne kadar bu gençlik kapılırsa kapılsınlar, her an onların vicdanları, memleketin başındaki başlara (yöneticilere) seslenerek:

-“Yok mu bizi kurtaracak, yok mu bizim elimizden tutacak, yok mu bizim elimizden silâhları alıp bizleri eğitip toplumla kucaklaştıracak!..”  diye feryâd eden gençliği herkesi sahip çıkmağı ve onları bu eli kanlı hale getirene perde arkasında kişi ve kuruluşların da deşifre edilip, yargılanmasını gençliğimiz beklemektedir!..

Aslında havuzu kurutulmuş balığın suyu aradığı gibi her şeyimizi teslim edeceğimiz bu asil gençliğimiz de İMAN HAVUZUNU-İSLÂM HAVUZUNU-FAZİLET HAVUZUNU arıyor ki, inşallah ülkemi yöneten tüm inançlı birimlerimizin bu ortamı sağlayarak, ülkemizi Atatürk’ün hedeflediğiMUASIR MEDENİYET seviyesi üzerine çıkaracağı günleri dört gözle bekliyor  ve bu millî ve kutsal mücadele kolları sıvayanları yürekten alkışlıyor ama. Halen inançlı gençliğimizi katleden kişilere alkış tutanları da halkımızın lânetlediğimi iyi bilelim!..

Saygılarımla…

İlk yorum yazan siz olun
OKUYUCULARIMIZIN DİKKATİNE !... Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.