Bizler, merhamet çağı inşa ediyoruz

İbrahim KARAGÜL

Biz; mazlumların duasıyla, yakarışlarıyla ayağa kalkıyoruz. Silahlı gücümüz, devlet aklımız, siyasi dilimiz, coğrafya duruşumuz, tarih yapıcı rolümüz belki hepsi kadar etkili, belki daha da etkili yeni bir güçle donanırken, bu çağa yepyeni şeyler söyleyeceğiz.

Yoksulların, sahipsizlerin, vatansızların, arada kalmışların, kurban seçilmişlerin sesi oluyoruz. Onların dili, eli, kalbi oluyoruz. İnsanlığa haykırışı, feryadı oluyoruz. Merhamet çağrısı kadar öfkesi, itirazı, sıkılmış yumrukları oluyoruz.

Dünyanın her köşesinin sarsıldığı, insanlığın derin bir uçuruma yuvarlandığı, kıyımların sıradanlaştığı, ülkelerin parçalandığı, milletlerin bölündüğü ve birbirini boğazladığı, kaynaklar adına kitlesel katliamlar için yarışıldığı bir çağda, insan olmanın onurunu, değerini el üstünde tutacağız.

Şefkat kollarını açan devlet, yüreğini açan millet: En güçlü siyasi dalga budur.

Hangi ülke olduğuna bakmaksızın, hangi millet olduğuna bakmaksızın, bütün kimlik farklılıklarını aşarak yeryüzü insanlığı için seferber olan bir millet, bir devlet, bir merhamet ordusu olacağız.

Türkiye; şefkat kollarını açan devletiyle, yüreğini açan milletiyle, karıncalar gibi yeryüzüne yayılan gönül ordusuyla nerede bir mazlum varsa, nerede zora düşmüş varsa hepsine koşan, yetmeye çalışan tek devlet, tek ülkedir. Afrika’nın çöllerinden Asya’nın yağmur ormanlarına, Ortadoğu’nun sokaklarından Himalaya yaylalarına, Avrupa içlerinden okyanus kıyılarına yayılan bu merhamet dalgası, 21. yüzyıl için en güçlü siyasi söylemden daha güçlü bir dalga oluşturacaktır.

Akdeniz’e gömülen tüm çocuklarımız için, coğrafyamızı ülke ülke, sokak sokak dolaşacağız..

Suriye’nin vatansızları için, Arakan’ın sahipsizleri için, Afrika’nın çaresizleri için, yok olmaya yüz tutan Müslüman azınlıklar için barınak olacağız, ekmek olacağız, su olacağız, umut olacağız.

Akdeniz’e gömülen çocuklarımızı, harabeye dönen kadim şehirlerimizi unutturmayacak, onları nesilden nesile aktaracağız. Silahına, zenginliğine, ittifaklarına, petrolüne, nükleer gücüne güvenenlerin hepsinden daha güçlü bu insanlık seferberliğinin öncüsü olmaya devam edecek, bir merhamet çağını açmayı bileceğiz.

“Savaş İslâm’ın kalbine yerleşecek” diyenlerin, “İslâm’ın tüm sınırları kanlı olacak” diyenlerin, ülkelerimizi, şehirlerimizi, sokaklarımızı, zihinlerimizi bölenlerin saldırılarına inat, Suriye’de de olacağız, Libya’da da olacağız, bütün Müslüman coğrafyayı ev ev, sokak sokak dolaşacağız..

Kıtaları aşan bir ortak iradedir bu. Güçlenen bir coşku..

Ve o gün gelecek.. Türkiye’nin merhamet coğrafyasının ne kadar geniş olduğunu, ne kadar güçlü olduğunu, bir görünmez ortaklık kurulduğunu, büyük merhamet hareketinin kıtaları aşan ortak bir iradeye dönüştüğünü göreceğiz..

Bu yazıyı Eylül 2017’de yazmıştım. Yıllardır büyük bir Türkiye inancıyla, yeryüzünün tamamına bakarak, ısrarla yükselen bu coşkuyu anlatmaya çalışıyorum.

Ülkemizin etrafında duvarlar örüldü. Güneyimizden, Akdeniz’den Ege’den, Balkanlar’dan çevrelenmek istendik. Coğrafyada nerede varsak oradan kovulmak istendik. Bizi Anadolu’dan da çıkarmaya dönük yeni hazırlıklar yapıldı. “Türkiye’yi durdurmak” bir uluslararası projeye döndürüldü.

Bu ülkede bir iç işgalci cephe var. Artık kabul edelim.

Bu amaçla en büyük cephe içeride kuruldu, bir “iç işgal harekâtı” dizayn edildi. Bu ülkede bir iç işgalci çevre var. Artık kabul edelim. Siyasi kimliklerine bakılmaksızın hiçbir zaman bir araya gelmeyecek çevreler, oluşumlar tek çatı altında toplandı.

Bir vesayet ittifakı kuruldu. Terör örgütleriyle siyasi partiler, Batı başkentlerinden talimat alanlar Türkiye’yi içeriden durduracaktı.

Bu da yetmedi; BAE, S.Arabistan, Mısır gibi Müslüman ülkelerden Türkiye karşıtı bir cephe kurdular.

Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı’yı yıkanlar şimdi Türkiye’yi yıkmak istiyordu. Yüz yıl önce Osmanlı karşısında, işgal cephesinde yer alanlar şimdi bir kez daha Türkiye karşısındaki cephede yerini alıyordu.

Dimdik ayakta durduk, inandık. Türkiye sürprizi yeni başlıyor!

Türkiye dünyada yalnızdı. Bin yılın öfkesi önüne yığıldı. Coğrafyada herkesin derdine deva olurken yalnızdı. Suriye’de kaybetmemiz için, Libya’da kaybetmemiz için, Akdeniz ve Ege’de kaybetmemiz için çokuluslu ittifaklar kuruldu, müdahaleler yapıldı. Onu mecalsiz bırakmaya dönük yapılabilecek ne varsa hepsi yapıldı.

Ama dimdik ayakta durduk. Çünkü inandık. Tarih tersine dönmüştü inandık. O gün gelecekti, inandık. Ve geldi… Türkiye sürprizi asıl şimdi başlıyor.

Dünyanın gıpta ile baktığı ülke.

COVID-19 salgını, dünyayı kasıp kavurdu. Birçok ülke diz çöktü, zengin ülkeler yardıma muhtaç hale geldi. Dünyayı yönettiğini bildiğimiz ülkeler; ABD ve Avrupa çaresizlik içinde kıvranıyor, on binlerce insanın ölümünü engelleyemedi. En temel sağlık sisteminde bile yetersiz olduklarını gizleyemedi.

Türkiye ise, merhamet coğrafyasını güce, ortaklığa, dayanışmaya dönüştürdü. Salgın döneminde dünyanın en başarılı, en yetkin ülkesi oldu. Sağlık sisteminden tedavi yöntemine, toplumsal mobilizasyondan kurumların koordinasyonuna kadar, dünyanın gıpta ile baktığı ülke oldu.

Biz başardık. Dünyanın yardımına koştuk.

Biz başardık, bütün Batı yolda kaldı. Bize ayar verenler, yol çizenler, denetlemek isteyenler, vesayetçiler çaresiz kaldı.

Biz başardık, onların yardımına da koştuk. ABD’den Avrupa’ya, Asya’dan Latin Amerika’ya kadar her yere ulaştık. Gönül coğrafyamıza, kimlik coğrafyamıza zaten ulaşacaktık. Ama yüzyıldır bize patronluk taslayanlara da yardıma koştuk.

Artık “Türkiye ekseni” coğrafyanın tamamı..Erdoğan’a öfkenin, ihanetin sebebi bu.

Türkiye yeni bir şey anlatıyor. Yepyeni bir şey inşa ediyor. Salgın sonrası mucizevi bir yükselişin ön haberini veriyor. Bunu anlayabilenler bu ülkenin geleceğinde yer alacak. Kavrayamayanlar kaybolup gidecek.

Bu ülkeyi bugünlere taşıyan herkes mübarektir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a dışarıdan öfkenin, içeriden ihanetin tek sebebi yeni yükseliş çağını başlatmış olmasıdır. Bu hazımsızlığı, başka gerekçelerle örtemezsiniz. İhanetinizi herhangi bir örtüyle gizleyemezsiniz.

Artık dışarıdan kuşatma da içeride cephe kurma da bir işe yaramaz.

Ve artık “milli eksen” Türkiye ile sınırlı değil, bir coğrafya eksenidir.

İlk yorum yazan siz olun
OKUYUCULARIMIZIN DİKKATİNE !... Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.