Bugün Günlerden Yeni Gün

Ceyhun KALENDER

Haydi! Yakalım şu ateşi, erisin demirler,
Karışsın dışımızdaki güneşle içimizdeki ateş,

Çıkalım Ergenekon’ a seyredelim Yeni Günü…

Milletler; düğün, bayram, cenaze gibi birçok kültürel olgunun birleşmesiyle ayakta dururlar. Bunlar, toplum olma bilincini teyakkuzda tutan vazgeçilmez unsurlardır.

Nevruz bayramı da tüm Türk toplulukları için aynı öneme sahiptir. Nevruz, Ergenekon’dan çıkışımızın simgesi olmasının yanı sıra, doğaya önem veren milletimiz için doğanın canlanması, kışın bitip baharın gelişi anlamına gelir. Ayrıca Türkler tarafından yapılan takvimde yılın ilk gününü oluşturur.

Türk dünyasının tamamında ve Türk dünyasına komşu olan coğrafyalarda da kutlanan Nevruz, eski takvimlere göre yılın ve baharın ilk günüdür. Yeni takvime göre ise gece ve gündüzün eşit olduğu martın yirmi birine rastlamaktadır.

Nevruz Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde Yılsırtı, Mart Dokuzu, Mart Bozumu, Sultan Nevruz, Gün Dönümü, Yeni Gün gibi Türkçe isimlerle bilinmekte ve kutlanmaktadır.

Fars kültüründen uzak yörelerde Türkçe veya Türklerin yakından tanıdığı isimlerle bilinmektedir: Altay Türkleri- Cılgayak Bayramı; Azerbaycan -Ergenekon, Bozkurt Bayramı; Başkurt Türkleri- Ekin Bayramı; Doğu Türkistan- Yeni Gün, Baş Bahar; Gagavuzlar- İlkyaz; Hakas Türkleri- Cılsırtı, Ulu Kün; Karaçay-Malkar Türkleri –Gollu, Gutan, Saban Toy, Tegri Toy; Kazakistan Türkleri- Ulus Günü; Kazan Türkleri ve Karapapaklar /Terekemeler Ergenekon Bayramı; Kumuk Türkleri- Yazbaş; Nogay Türkleri-Saban Toy; Türkmenler –Teze Yıl; Uygur Türkleri –Yeni Gün, …

Fakat günümüzde Nevruz bayramı farklı milletlerce kendilerine eklemleme çabasına girilmiştir. Bu çabaya giren milletler, tarih boyunca ya Türk egemenliğinde yaşamış milletler ya da Türklerle aynı coğrafyayı paylaşmış milletlerdir. Fakat bunun bir Türk ananesi olduğu Divan-ı Lugat-it Türk dahil olmak üzere birçok eski eserde geçmektedir. Ancak elbette önemli olan bu bayramın geniş kitleler tarafından barış içinde kutlanmasıdır.

Nevruz, aynı zamanda Ergenekon bayramı olarak da kutlanmaktadır. Efsaneye göre Türkler, Çinliler tarafından bozguna uğratılır. İki kağan oğlu Nokoz ve Kiyan ile iki kız kurtulur. Bir ala geyiğin ardına düşerler ve koşarken yuvarlanarak genişçe bir çukura düşerler. Burası yeşillik ve ağaçlık bir yerdir. İçine düştükleri bu yeşillik alanda bir süre sonra ala geyikle buluşurlar ve geyiğin sütünü içerek hayatlarını devam ettirirler. Bu gençler evlenirler ve sayıları çoğalır. Burada tam 400 yıl kalırlar. Ama Turan’a kavuşmaktan da ümitlerini kesmezler. Burası Ergenekon’dur.

Bir gün bu gizli yurtta bir kurt görünür. Kurt, buradaki halkın kendisini takip etmesini ister. Onu takip ederler. Ancak geçecekleri delik oldukça daralır ve sıkışıp kalırlar. İçlerinden mesleği demirci olan birisi ocak yakar, örs kurar, hayvan derilerinden koruk yaparak yaptıkları aletlerle deliği genişletirler ve kurdun gösterdiği yoldan hareket ederek kurtulurlar. Yani Ergenekon’dan çıkarlar. En önde elinde bayrak, deliği açan demirci Türk çıkar. “Bu gün istiklal günüdür, bugün yeni gündür ve bugün Turan’a kavuşma günüdür.” diye haykırır.

Ergenekon destanı, çoğu kaynaklara göre Büyük Hun Devleti döneminde teşekkül etmiştir. Göktürklerden bugüne birçok Türk devleti tarafından da kutlanagelmiştir.

Selçuklularda Nevruz bayramı çok canlı bir şekilde kutlanırdı. Hatta bu dönemde yapılan ve kullanılan 12 Hayvanlı Türk Takviminin yılbaşı bu gündür.

Osmanlılarda da değişik etkinliklerle bu bayramın kutlandığı bilinmektedir.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulduğu ilk yıllarda Atatürk, bu bayramın Ergenekon bayramı olarak kutlanmasını emretmiş. Ancak daha önceleri, 1921 yılının 21 Mart günü halkın, öğrencilerin Ankara’nın belirli çayırlıklarına, meydan yerlerine toplandıkları, bu törenlere devletin üst yöneticilerinin de katıldığı bilinmektedir. 1922 yılında Sakarya Zaferi’nden hemen sonra bütün okullara Nevruz-Ergenekon bayramının bir önceki yıl olduğu gibi coşkuyla kutlanması için talimat verilmiştir. Atatürk de bizzat bu kutlamalara katılmıştır.

O zaman demirden bir dağdı engel, şimdi başka şeyler…Peki birbirinden uzakta, ayrı ayrı Ergenekonlar içindeki bu milletin yapması gereken ne diye soracak olursanız; o demirci Hakan’ın yaptığı gibi, demirleri eritip, Bozkurdu takip edip Turan’a varmaktır.

Artık o demir dağlar; kafamızdaki hurafeler, eğitimsizlik ve bilimden uzak durmaktır. Bozkurt ise Atatürk’tür.

Sen yanmazsan, Ben yanmazsam, nasıl çıkar Ergenekon’dan Yeni Gün’ e bu millet?

Yeni Gün’ünüz Kutlu Olsun.

İlk yorum yazan siz olun
OKUYUCULARIMIZIN DİKKATİNE !... Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.