İçeride ‘Kıran’, Irak’ta ‘Pençe’, Suriye’de tam saha savunma.. * Vahim-1: İsrail saldırıları PKK/PYD üslerinden yapıyor

İbrahim KARAGÜL

Tam da Suriye’de savaş bitecek, Türkiye-Rusya-İran ekseninde bir uzlaşma zemini bulunacak, bütün bölgeyi mahveden bu sarsıntı sona erecek derken hemen her gün “yeni bir başlangıç”la karşı karşıya kalıyoruz.

Tam da Türkiye, içeride terörün belini kırıyor, Suriye’nin kuzeyinde terörü durduruyor, terör koridoru haritasını bozuyor, Cumhuriyet tarihinin, tarihin en büyük güvenlik müdahalelerini yapıyor derken birileri hesapları sıfırdan başlatıyor.

Tam da Türkiye-Rusya arasındaki yakınlık, kıskandıracak bir boyut alırken, S400’lerden savaş uçağı ortak üretimine, başka savunma ve güvenlik ortaklarına kadar etkileyici işbirliği alanları geliştirilirken, bölge içinden ve bölge dışından yeni müdahale taktikleri sahaya sürülüyor.

BİRİLERİ BU SAVAŞIN BİTMESİNİ İSTEMİYOR. SURİYE’Yİ PARÇALAMAYI KAFASINA KOYMUŞ

Birileri bu savaşın bitmesini asla istemiyor. Birileri Suriye’de uzlaşma zeminlerini ısrarla yok ediyor. Birileri Suriye’ye parçalamayı kafasına koymuş. Birileri terör aparatları üzerinden bütün bölgeyi sarsacak harita taslaklarını asla geri çekmiyor.

Birileri Suriye üzerinden Türkiye’yi çevrelemeyi, ülkenin kuzeyinin ve güneyinin koparılmasını, buraların yıllarca terör karmaşasıyla belirsizliğe itilmesini, Suriye’ye, Irak’a, Türkiye’ye, İran’a ve bütün bölgeye müdahale alanları olarak dizayn edilmesini istiyor.

Kuzeyde ABD, güneyde İsrail ve yanlarındaki bölge ülkeleri, taktik manevraların, güvenlik kaygılarının çok ötesinde, bölgenin tamamına ilişkin büyük projenin “Suriye ayağı”nı gerçekleştirmek için inanılmaz yöntemler deniyor.

TÜRKİYE ‘HARİTA’YA MÜDAHALE EDECEK. İÇERİDE “KIRAN”, IRAK’TA PENÇE”, SURİYE’DE TAM SAHA SAVUNMA..

Onlar için Suriye savaşının başındaki hesap neyse bugün de odur. Tek bir madde, tek bir öncelik değişmemiştir. Hiç geri adım atmadılar. Öyle ki, Irak’taki “Çekiç Güç” projesinden bu yana bütün taktik manevralar o büyük hesabı gerçekleştirmeye dönük oldu.

Bunun dışındaki bütün ortaklıklar, planlar, programlar zaman kazanma, bölgeyi o projeye daha hazır hale getirme, bugün o projeye direnecek olanları oyalama taktikleridir.

Türkiye, bu oyunu gördü, kimlerin ne planları olduğunu anladı. Bu yüzden de kendi asli savuma hamlelerini devreye alarak olağanüstü bir direnç gösteriyor, mücadele veriyor.

İçeride “Kıran” operasyonlarıyla, dışarıda (Irak) “Pençe” operasyonlarıyla, Fırat’ın Batı’sında dirayet göstererek, Fırat’ın Doğu’sunda ABD’nin bütün oyunlarına rağmen sabırla hazırlıklar yaparak coğrafyanın tamamını tehdit eden “harita” müdahalelerine kendi “oyun kurucu” gücünü göstererek, Doğu Akdeniz ve Ege’de bütün Batı dünyasına meydan okuyarak, tarihin büyük mücadelelerinden birini veriyor.

İÇERİDE KURULAN CEPHE VE YENİ “BÜYÜK OYUN’UMUZ: HERKES AİT OLDUĞU MEVZİYE KOŞUYOR.

Üstelik hemen bütün muhalefet unsurları ABD-İsrail ve onların uzantıları olan terör örgütleriyle ortak hareket ederken, “dışarıdaki çevreleme”nin içeride “cepheleri” inşa edilirken, bütün siyasi kimliklerin ötesinde “Atlantikçi işgal cephesi” kimliği yumuşak söylemlerle içeride harekete geçirilirken yapıyor bunu.

Bizim için Türkiye’nin bugünkü mücadelesi, dışarıda ve içeride gösterdiği gayret, Selçuklu’dan bugüne uzanan siyasi aklın, tarih yapıcı gücün devamıdır.

Tam da bu dönemde, içeride mücadele verenlerin ardı ardına cepheyi terketmesine, başka adreslere koşmasına, başkalarının söz ve itirazlarını dile getirmesine dikkat edilmeli. Tam da bu sırada, kimlerin cepheden uzaklaştığına özellikle dikkat edilmeli.

Çünkü bu ülkede artık siyasi kimlik, siyasi parti, siyasi tez mücadelesi yoktur. Çok daha üstünde, Türkiye mücadalesi, ona karşı bir müdahale cephesi vardır. Yeni “Büyük Oyun”umuz budur.

BUNLARIN HİÇ BİRİ RASTLANTI DEĞİL. İLK İŞLERİ PKK İLE MÜCADELEYİ BİTİRMEK OLUR..

Böyle bir dönemde hiçbir gerekçe, bu mevzi değişimine masumiyet sağlamaz. Biz, yüzlerce yıldır bu topraklar için bedel ödeyen bu millet, o siyasi akıl, bu hesabı da çok iyi anlamaktadır. Bunların hiç biri rastlantı değil. Hiç biri kişisel siyasi hesap değil. Hiç biri o siyasi partinin siyasi kimliği ile bağlantılı değil.

Onlar daha şimdiden, Türkiye’nin mücadelesi yerine başkalarının mücadele cephesinde yerlerini aldılar. İçeride kurulan bu ittifak, ellerinden gelse Türkiye’yi Suriye’den çekecek, PKK ile mücadeleyi sona erdirecek, bu ülkeyi yeniden Atlantik merkeze rehin verecek, Doğu Akdeniz’i ABD-İsrail inisiyatifine terkedecektir.

Bugünkü dizayn budur. Öyleyse hem çevrede hem içeride bir Türkiye mücadelesi verilmektedir. Bu mücadele İstiklal Savaşı’nın devamıdır. Çünkü Suriye’deki oyunun daha büyüğü belki de Türkiye içinde inşa edilmektedir. Ama inanıyoruz ki, bin yıldır bu toprakları biçimlendiren irade ve ideal, tecrübe ve akıl, bunun da üstesinden gelecektir.

İSRAİL SALDIRILARI PKK/PYD BÖLGELERİNDEN YAPILIYOR

Yeniden Suriye cephesine dönelim:

Son haftalarda İsrail’in Suriye ve Irak’a yönelik saldırılarındaki artış dikkatinizi çekiyor mu? Suriye’de Şam’a kadar saldırıyor. Irak’ta bir çok yere saldırıyor. Bu saldırılar, İsrail’in önceki saldırılarından çok farklı. Sanki onlar da kendi “harita”larını oluşturuyor.

Vahim durum-1:

İsrail, Irak’a yönelik saldırılarını Suriye’nin kuzeyinden, ABD ve PKK üslerinden yapıyor! Irak istihbarat kaynakları saldırıların PYD bölgelerinden yapıldığını tespit etmiş. Irak’ın iddiaları devam ediyor: Bu saldırıların finansmanını da Suudi Arabistan yapıyor! Yarın buralardan bize saldırmayacakları ne malum?

İSRAİL’DEN “İRAN’A 80 KİLOMETRE ÇEKİL” TEKLİFİ

Daha vahim durum-2:

İsrail, ABD desteğiyle İran’a bir teklif yapıyor. Suriye’deki İran unsurlarının İsrail sınırlarından 80 kilometre uzaklaştırılmasını istiyor. Bu teklif Tahran’a iletiliyor. İran “çekiliyor gibi” yapıyor ama çekilmiyor. Ardından çekilmesi istenen bölgeye İsrail saldırıları yoğunlaşıyor. Bunlar olurken İsrail Lübnan’a da saldırılara başlıyor.

Bunlardan ne anlamalıyız?

1- İsrail ve Suudi Arabistan, hem Suriye’de hem Irak’ta İran’la savaşa çoktan başlamış. Öyleyse Suriye savaşında yeni bir aşama başlıyor. Bu yeni durum, Suriye ve Irak’ta çok ciddi bölünmelere, çatışmalara, “yeni durum”lara yol açacaktır.

İSRAİL “GÜVENLİK BÖLGESİ”? DEĞİL, SURİYE’Yİ İŞGALİ HAZIRLANIYORLAR..

1- İsrail, Suriye’de kendi güvenlik bölgesini oluşturuyor. Tabii ABD ile birlikte, Suudi Arabistan ve BAE’nin desteğiyle. Türkiye’nin güvenlik bölgesine bütün dünya karşı çıktı. Bizi felç etmeye çalıştılar. Şükür kendi inisiyatifimizle bir varoluş mücadelesi veriyoruz. Ama İsrail’in güvenlik bölgesi planlarına ABD, Batı dünyası ve bazı bölge ülkeleri doğrudan destek veriyor.

2- Acaba bu sadece bir güvenlik bölgesi planı mı? Daha ilerisi olduğuna dair çok güçlü şüpheler var. İsrail, Suriye toraklarını işgale hazırlanıyor! İran’ın çekilmesini istediği bölgelere kara birlikleriyle girmeye hazırlanıyor.

Bu da bütün hesapların sıfırlanması demektir.

TÜRKİYE’Yİ ÇOK ÇETİN BİR ASKERİ HAREKETLİLİK BEKLİYOR. HAZIRIZ!

Türkiye, Fırat’ın Batı’sında da Doğu’sunda da elini ve mevzilerini güçlendirmek zorundadır. Bütün ihtimallere hazırlıklı olmak zorundadır. Görünen o ki Türkiye’yi, Ege ve Doğu Akdeniz’den Suriye ve Irak’ın kuzeyine kadar, İran sınırına kadar çok büyük bir askeri hareketlilik bekliyor. Bu arada “içerideki” cephe ile mücadele de yoğunlaşacak demektir.

Suriye’den bir adım bile çekilmek intihardır. Fırat’ın Doğu’sunda oldu bittilere inanmak da intihardır. Bunlara inanmadık, inanmayacağız. Tam hazırlıklı olmak zorundaydık, olmaya çalışıyoruz. Aslında tam hazırlıklıyız.

İlk yorum yazan siz olun
OKUYUCULARIMIZIN DİKKATİNE !... Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.