Ne eski ABD var, ne eski Türkiye..

İbrahim KARAGÜL

Türkiye'de, liderlerin ABD ziyareti her zaman çok önemlidir. Ziyaretler eskiden iktidar esaslı olur, belli roller tayin edilir, rol/iktidar pazarlığı şeklinde geçerdi. Türkiye zayıftı, iç politika kırılgandı. ABD'den bir işaret, Türkiye'de iktidar değiştirip iç politikayı yeniden dizayn ediyordu.

Ama o günler geride kaldı. Bir zamanlar iktidar değiştirenlerin 2003 yılından beri tezgahladığı darbe senaryolarının hiç birinin başarılı olmaması bunun kanıtı.

Son yirmi yılın, özellikle de on yılın küresel düzeyde güç sarsılmaları Türkiye-ABD ilişkilerinin de niteliğinde ciddi değişikliklere yol açtı. İki ülke hala ortak, ABD hala baskın ama ortada ne eski ABD var ne de eski Türkiye.

Türkiye büyüdü, güçlendi, kendine güveni arttı. ABD kendi sorunlarına yoğunlaştı, en azından Obama döneminde, küresel istila projelerinden biraz uzaklaşıp ekonomik sorunlara odaklandı. Asya'daki güç yükselişi ABD'nin dünya genelindeki nüfuzunu kırmaya dönük belki de tarihteki en büyük çıkış oldu.

Türkiye için, BRICS ülkeleri gibi yeni bir oyun sahası açıldı. ABD de Türkiye de, artık çok boyutlu güç ilişkilerinin yaşandığını, alternatiflerin çoğaldığını, Türkiye'nin tek yanlı-sorgusuz ABD bağımlılığı düşüncesinden uzun zamandır uzaklaştığını biliyor.

Belki çok yakında BRIC ülkeleriyle Türkiye arasında ciddi bir yakınlaşma göreceğiz.

Başbakan Tayyip Erdoğan'ın ABD ziyaretinde de bunu gördük. Çok yoğun bir ilgi vardı. İlginin sebebi sadece işbirliği ve ortaklıklar değil, Türkiye'nin son yıllarda gösterdiği başarılı grafikti.

ABD Başkanı Barack Obama'nın ekonomik ortaklık vurgusu, ekonomik ilişkilerin güçlendirilmesi ve bunun olacağına ilişkin taahhütleri, bu konuda Türkiye'den daha istekli görünmesi dikkat çekici bir farklılıktı.

Irak işgali döneminde Türkiye'yi belli rollere zorlayan ABD varken şimdi ABD'yi Suriye konusunda bir yerlere çekmeye çalışan Türkiye'nin varlığını gördük.

Suriye konusundaki bütün tezlerin Türkiye tezi olduğunu, ABD'nin bunların ne kadarında olacağı konusunun esas konu olduğunu farkettik.

Türkiye, Suriye'de rejim değişikliği istiyor ABD direniyor görüntüsü var. Gerçi Obama, 'bu konuda Türkiye ile bütün fikirlerimiz uyuşuyor' dese de hemen ardından; 'ABD'nin tek yanlı müdahalesinin Suriye meselesine çözüm getireceğini düşünmüyorum' cümlesini eklemesi bir gönülsüzlüğü ifade ediyordu.

Başbakan'ın ABD ziyaretinin esasını Suriye konusu oluşturdu. İki ülke muhalefete daha fazla destek vermek, 'Esed'siz çözüm', aşırı uçlara tavır almak, Suriye'de tüm tarafların katılımını sağlayacak bir yönetim, azınlık haklarının garanti altına alınması ile Suriye ve destekçilerinin yalnızlaştırılması konusunda hemfikir.

Ancak 'kimyasal silah' gibi kırmızı çizgi konusunda ABD tarafının göründüğü kadar kararlı olmadığını, Türkiye'nin elindeki bilgilerin kendilerinde de olduğunu, kimyasal silah konusunda tavır almak yerine istihbarat paylaşımı gibi genel bir işbirliği üzerinde durulduğunu da not edelim.

Bunun dışında, Rusya ile yürütülen müzakerelere bel bağlanmış görünüyor. Güvenlik Konseyi'nde karar alabilmek için Rusya'yı ikna etmeye odaklı bir yaklaşım var. Bu ne kadar gerçek olur bilemiyorum ama Türkiye tarafı da; Rusya'yı 'Esed'siz çözüme eskisine oranla daha yakın' görüyor.

Kilit ülke Rusya ise, bunun dışında bir seçenek yoksa Suriye meselesinin çözümünün oldukça uzun zaman alacağını söyleyebiliriz.

Görüşmelere katılan herkes yüzleri gülerek çıkıyordu. Başbakan Erdoğan da buna dahil ve oldukça keyifli bir görüntü verdi.

ABD'de bugünlerde skandal üstüne skandalın patlak vermesiyle bağlantılı olarak Obama daha sıkıntılı görünüyordu. Başbakanla ortak basın toplantısını da büyük oranda iç kamuoyuna mesaj vermek için kullandı.

Bir gün önceki 'zorunlu' basın açıklaması yetmemiş olacak ki, gazetecilerin sorduğundan daha fazla içeriye dönük açıklamalar yaptı. Hatta, 'şunu da eklemek istiyorum' diyerek özellikle baş ağrıtıcı konular üzerinde durmaya çalıştı. ABD medyası, iç skandallar nedeniyle, basın toplantısına yoğun ilgi gösterdi.

Çok hareketli ve iki tarafın da memnun kaldığı bir ziyaret oldu. Sonuçlarını, detaylarını uygulamada göreceğiz. Bir çok ülkede gördüğümüz ilginin aynısını gördük.

Güçlenen Türkiye'ye olağanüstü bir ilgi var.

İlk yorum yazan siz olun
OKUYUCULARIMIZIN DİKKATİNE !... Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.