Yeni bir terör dalgası geliyor. İçeriyi bunun için hazırladılar. Savunmada kalmak intihardır.

İbrahim KARAGÜL

ABD yönetimi, Ortadoğu’da bütün hesaplarını artık PKK ve diğer terör örgütleri üzerinden yürütüyor. Meşru devletler ve terör örgütleri arasındaki çizgiyi tamamen kaldırdı.

Devletleri kaybetti, örgütlere sığındı.

Bu artık açık bir gerçek. Bundan sonra; başta Türkiye olmak üzere, ABD’nin düşmanı ya da dostu olduğuna bakmaksızın, bütün ülkeler bu gerçekle hareket etmek zorundadır.

Dünya için çok tehlikeli bir döneminin kapılarını açtı ABD yönetimi. Meşru devletler, uluslararası kurumlar, üst yapılar, geleneksel ittifaklar, uluslararası teamüller, dünyanın düzenini belirleyen ulusların arasındaki güven ve itibar gibi kavramları, bu “ölçüsüzlüğü” ile yerle bir etti.

Bütün ülkeler, hızla ABD’den uzaklaşıp güvenli liman arıyor.

Bu eğilim, ülkelerin ABD’ye olan bütün güvenini sarstı. Her ne kadar varolan ilişkileri korumaya dönük hala bir çaba söz konusu ise de, ülkeler, bu tehdit karşısında yeni ittifak arayışlarına, yeni güç oluşumlarına yöneldi.

Dolayısıyla bugün kim ABD’den uzaklaşıyorsa, arasına mesafe koymaya çalışıyorsa, sorumlusu ABD yönetimidir. Onun açgözlü, hırslı, paylaşımı reddeden, güven vermeyen tutumudur.

Ülkelerin, devletlerin ve ulusların kendini koruma, kendi geleceğini güvence altına alma, uluslararası alanda kendine daha geniş bir yer edinme çabası en doğal arayışıdır. Bu arayış, ABD’nin tehditleri ve güvensiz tavırları yüzünden oldukça hızlanmış, inanılmaz bir güçlenme yarışı başlatmıştır.

Ülkeleri terörle vuran ABD, gün gelir terörle vurulur.

ABD, ülkelere yönelttiği bu silahın, bir gün kendisine de yönelmesinin temel gerekçesini oluşturdu. Sadece düşman gördüğü ülkelere değil, “dost ve müttefik” olarak tanımladığı ülkelere karşı da terörü bir silaha, bir güvenlik aracına, dış politika argümanına dönüştürdü, güçler haritasının merkezine oturttu.

Bölge ülkelerini örgütler üzerinden baskı altına almaya, coğrafyayı bunlar üzerinden dizayn etmeye, jeopolitik hesaplarını bunlar üzerine kurmaya, yalnızlaşmasının çaresini bunlarda aramaya başladı.

Bu ayrışma en dramatik bir şekilde Türkiye-ABD ilişkilerinde yaşanıyor. Artık kimse gözlerini ve kulaklarını kapatıp, sanki bunlar olmuyormuş gibi hareket etmesin.

ABD ve Avrupa’nın; PKK ve DEAŞ’la Güney Duvarı inşa etme planları.

DEAŞ’ı Irak’ta besleyip Türkiye’nin güney kuşağında bir DEAŞ duvarı örmeye kalkışan ABD ve Avrupa’dır. İsrail ve bazı Arap ülkelerinden de destek alınmıştır. Kendisi “DEAŞ’la savaş” bahanesi ile güney kuşağımıza yerleşmiş ama örgütü Türkiye’ye saldırtmıştır. FETÖ’cü askerlerle DEAŞ arasındaki ilişkinin bilinmeyen bir yanı kalmamıştır.

PKK’yı on yıllarca Türkiye’nin Güney ve Doğu’sunda besleyen, şehirlere saldırtan, Türkiye’yi dar bir alana sıkıştırıp ülkemize yönelik bir “kontrol aparatı” olarak kullanan ABD ve Avrupa’dır.

PKK’yı Kuzey Irak’ta koruyan, Irak’ı işgal ederken müttefik ilan eden, yeni Irak oluşturulurken daha da güçlendiren, bu sefer sınırlarınızın güneyinden saldırılarla Türkiye’yi köşeye sıkıştırmaya çalışan ABD ve Avrupa’dır.

FETÖ ile içeriden, PKK/YPG ile dışarıdan vuran ABD’dir.

Suriye meselesinde YPG ve bileşenlerini kuran, yetiştiren, eğiten, örgütleyen, silahlandıran ABD’dir. Bu sefer Güney kuşağımızın Suriye bölümünde yeniş bir terör gücü yaratan ve bunu sadece Türkiye’nin Güney kapılarını kontrol altına almak için kullanan ABD’dir.

FETÖ’yü içeriden darbe için harekete geçiren, FETÖ ile PKK/YPG arasında ortaklık kuran, hepsini Türkiye’yi küçültme amacı için koordine eden, bunun iç politikadaki ortaklık alanlarını oluşturan yine ABD’dir.

Benzer terör şantajı uygulamaları bölgedeki bütün ülkeler için geçerlidir. ABD ekseninde hareket etmelerine bakmayın, bir çok ülke gerçeği bilmesine rağmen, sığınacak alan, kendi güçlerini inşa edecekleri imkan geliştiremiyorsa buna “şimdilik” suskun kalıyor.

Her ülke, ABD gücünün dengelenmesini bekliyor.

Peki; ABD bölgede çöken hakimiyetini; Irak ve Suriye’de beslediği, silahlandırdığı, kullandığı, kendince “müttefik devlet” statüsü tanıdığı PKK, YPG ve DEAŞ üzerinden yeniden inşa edebilir mi?

İsrail hariç, bölge ülkeleri ile derin bir ayrışma yaşıyor. Bu ayrışma, öyle kolay kolay üstesinden gelinebilecek bir kriz değil. Çünkü; ABD’nin agresif tavırlarından bunalan her ülke, dünyanın yeni güç haritasını okumaya, buna göre konumlanmaya çalışıyor, bunun için de ABD’nin dengelenmesini bekliyor.

ABD yeni terör dalgasına hazırlanıyor.

Şimdi yeni bir durum var:

Biden yönetime geçtikten sonra ABD yeni bir terör dalgasına hazırlanıyor. PKK/YPG’ye silah ve mühimmat aktarımı inanılmaz boyutlara ulaştı. Hava savunma sistemlerinin bile yer aldığı bu takviye, PKK’nın da ötesinde bir hazırlığa işaret ediyor.

Suriye ve Irak’taki terör yatırımı tamamen Pentagon’a havale edildi ve onlar da kaldıkları yerden yeniden başladılar. Irak ve Suriye’deki terör saldırılarının tırmanması bu yeni dalgaya işaret ediyor. Böyle giderse saldırılar oralarda kalmayacak, şehirlerimize de yönelecek.

Muhalif olmaktan değil, ABD’den korktukları için tavır alamadılar.

Gara’da 13 insanımızın infaz edilmesi karşısında muhalif partilerin açıktan tavır alamaması, bu durumu kamufle etmek için de öfkelerini Erdoğan’a, hükümete, Cumhur İttifakı’na ve Türkiye’ye yöneltmeleri yeni terör dalgasının en büyük işaretidir.

Onlar; muhalif olmaktan değil, ABD’den korktukları için ülkelerine ve insanlarına sahip çıkıp teröre açık tavır almadılar. Bu da, yeni terör dalgası için içerinin hazırlandığının işaretidir. Çok vahim bir işarettir ama bu böyledir.

Birileri “içeriyi” mi hazırlıyor. Savunmada kalmak intihardır!

Bir kez daha “içeride ortam oluşturup dışarıdan ve içeriden terörle vurma” senaryosu ile yüz yüzeyiz. Kimler kimlerle ortak, hepsinin tepesinde kimler patron, oyunu kimler kuruyor, izliyoruz.

Yapılacak tek şey var ve bu asla “savunma” değildir. Türkiye için savunma dönemi çoktan kapanmıştır. Yapılacak şey, tehdidin üzerine yürümektir. 15 Temmuz’dan sonra bütün zaferler bu yöntemle kazanılmıştır.

Oyun bozucu tek hareket artık budur.

Savunmada kalmak intihardır.

İlk yorum yazan siz olun
OKUYUCULARIMIZIN DİKKATİNE !... Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.