Halil PEHLİVAN

Halil PEHLİVAN

Çizgi Film İzlemek Yasak

Çizgi Film İzlemek Yasak

1994 yılında merhum Erbakan’ın yapmış olduğu konuşmasının canlı şahidiyim. Halka seslenirken: “Bir gün gelecek Suriye’yi bölecekler. Siyonist eliyle yapılacak bu işte asıl maksat Türkiye’yi parçalamak olacaktır.”

O gün bir anlam vermekte zorluk çektiğim bu ifadelerin son zamanlarda cereyan eden olaylara baktığımızda ne kadar gerçekçi bir tespit olduğunu daha iyi anlıyorum.

Dünya giderek yaşanılması zor bir yer haline geldi.

Barbarlığın her türlüsünün vücut bulmuş şeklini görür olduk.

Ne yazık ki kanıksadık bu durumu.

Sanki kıyametin kopması an meselesi…

Haydutluğu, haydutlaşmış Siyonist yöneticileri ve yandaşlarını gördükçe ve yeryüzüne alenen kastettiklerine şahit oldukça yarına dair söylenecek tüm sözlerin anlamını yitirdiğini düşünüyorum.

İsrail denen terör örgütü, dünyayı zindana cevirdi. Milyonlarca masumun canına kast ettiği gibi insanlığa da musallat oldu. 8 milyar insanın gözünün içine baka baka her türlü melaneti işlemekten geri durmamakta. Ne yaptıklarına son verme niyetinde ne de vicdanlardan yükselen sese kulak kesilmektedir.

Bütün bu olup biteni görmezlikten gelip “Bize ne” diyerek geçiştiremeyiz.

Zalimleri, mazlum; “rahat durmadılar ki…” diyerek mazlumları da “müsebbip” olarak göremeyiz, görmemeliyiz.

Gidişatın ciddiyetini kavramalıyız ve yaşanılanları günlük tartışmalarla basite indirgeyemeyiz.

Bütün bu olup bitene rağmen Arz-ı Mev'ud (Vaat edilmiş Topraklar) denildikçe bir ağız dolusu itiraz edenleri görüyoruz.

“Siyonistlerin Arz-ı Mev'ud inancı yeryüzünü fesada sürükleyecektir” diye söyleyenlerin karşısına dikilip adeta ağız birliği etmişçesine:

Bu çağda olacak iş midir? Siz neyi yaşıyorsunuz? Kaçıncı yüzyıldayız haberiniz var mı? Aklımızla mı alay ediyorsunuz?” diye itirazlarıyla karşılaşıyoruz.

Belki faydası olur düşüncesiyle böyle düşünenlere bir kez daha uyarıda bulunmak istiyorum:

Öncelikle soykırım yapmaktan geri durmayanı görmemezlikten gelene söylüyorum.

Gazze’ye dönüp bir bakıver. Çoluk çocuk binlerce masumu milyarlarca insanın gözü önünde Siyonistler neden katlediyor? İsrail devletinin meşru savunma hakkıymış. Öyle mi?

İsrail’i terör devleti olarak görmeyip BM’ye bağlı ülke olarak dilendirene de bir çift sözüm olacaktır.

Varlığı bile belli olmayan Lübnan’a İsrail neden saldırdı. Lübnan’ı yerle bir oldu, geride ise sefalet, gözyaşı, acı kaldı… Lübnanlılar buna müstahak olacak ne yapmıştı?

Bitmedi…

Suriye’de 12 yıl süren savaş neyin karşılığıydı? Koskoca bir devlet ne hale getirildi? Kadim şehirlerden eser kaldı mı? Halep, Şam ve diğerleri…

Irak’ta kimyasal silah var deyip dünyaya destur çekildiği günleri de hatırla.

Ne diyordu Büyük Şeytan: “Yeryüzü büyük bir tehlikeyle karşı karşıya. Irak kimyasal silahlardan temizlenecek.”

Bu yalanı yayanlar Irak halkının üzerine atılmadık kimyasal silah bırakmadı.

Irak, o eski günlerinden ne kadar ırakta değil mi?

Diyeceklerim bitmedi.

Şöyle bir silkelenip ayağa kalk. İsrail’den İran sınırına kadar olan coğrafyaya bir bakıver. Taş üstüne taş kalmış bir yer görebiliyor musun? Başını yastığa rahat koyabilecek bir ferde rast gelebiliyor musun?

Bu yerleri bu hale kim getirdi? Asıl maksat neydi daha anlamadın mı?

Şimdi yeni gündemimiz. Daha doğrusu sondan bir önceki konumuz İran…

İran, nükleer silah geliştirmekte olduğu gerekçeyle ağır bombardımana altında.

Irak’ta kimyasal silah, İran’da nükleer silah…

Kılıf hep aynı.

Şeytan hep yüzü maskeli…

İran da halledilmek üzere. Vadedilmiş toprakların etrafına çit çevirmeye ramak kaldı.

Çitin üst kısmını örmeye sıra geldiğinde hangi yola başvuracaklarını tahmin etmek zor değildir.

Bilinmelidir ki

Irak, Suriye, İran, Lübnan topraklarını kendi tarlası olarak görenler etrafını çitlerle çevirdikten bir süre sonra tapusunu üstüne kesip kendi arazisi olarak işlem yaptığında artık iş işten geçmiş olacaktır.

Kısaca

Siyonist İsrail, hedeflerine varmak için akıl almaz eylemler sergilediği aşikârdır. Bütün bu olup bitenlere rağmen arkasını apaçık bu gerçeklere dönenler, kendi doğrularını gerçekmiş gibi bizlere yutturmaya kalkmasınlar.

Ayrıca vadedilmiş toprakların hayaliyle her azgınlığı sergileyenleri gördüğü halde hakikate gözünü kapayanlar gün gelecek korkunç bir kâbusa gözlerini açacaklarını akıllarından çıkarmasınlar.

Açıkçası

Ortadoğu coğrafyasında yıllardır olup biten olayları olağan sananlar,

Rusya-Ukrayna savaşını iki ülke arasındaki anlaşmazlıktan çıktığını düşünenler,

Tayvan’ın Çin’e kafa tutmasını küresel mücadele olarak görenler,

Pakistan ile Hindistan arasındaki çatışmayı iki ülkenin birbirine tahammülsüzlüğü olarak yorumlayanlar kâbusun sarsıcı tesirinden etkilenmemesi için:

Ya uykudan uyanmamanın bir yolunu bulsunlar.

Ya da çizgi filim izlemeye devam etsinler.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
OKUYUCULARIMIZIN DİKKATİNE !... Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Halil PEHLİVAN Arşivi

Dur!

05 Temmuz 2023 Çarşamba 18:13