İbrahim KARAGÜL

İbrahim KARAGÜL

Medya organları, bu çağrıya siz de katılın

Medya organları, bu çağrıya siz de katılın

Bazıları anlamadı. Türkiye'ye çağrımızı, neyi amaçladığımızı, hangi endişeyle hareket ettiğimizi, nereye varmak istediğimizi kavrayamadı.

Oysa “Başka Türkiye yok", “Siz de bu çağrıya katılın", "Siz de sözünüzü söyleyin" diyerek başlattığımız duyarlılık çağrısına çok büyük destek geldi. Dün, gün boyu sosyal medyada en çok konuşulan konu bu oldu. Kampanyamız, Türkiye genelinde büyük bir heyecan dalgasına yol açtı. Türkiye'nin her yerinden çağrılar aldık. Bu bize gurur verdi, doğru yolda olduğumuzu gördük.

Maalesef çok dar bir çevre, teröre karşı, içeriden ve dışarıdan ülkemize yönelen saldırılara karşı, Türkiye için harekete geçme, kenetlenme, omuz omuza verme kampanyamızı sulandırmaya çalıştı.

Arkasında entrikalar aradılar. Dar, küçük hesaplar aradılar. Sorunlu bir bakışla, gerçeği görmeyi bir tarafa bırakın, görmek isteyenlere de engel olmak istediler.

Terörle dize getirilmek istenen, toplumsal barışı felç edilen, başkentinde bombalar patlatılan, sınırlarında ardı ardına saldırılara maruz kalan, şehirleri ve sokakları çatışma alanlarına dönüştürülmek istenen Türkiye'ye sahip çıkma çağrımızı kendi sığlıklarına, kötü niyetlerine kurban etmek istediler.

Yok PKK'ya sinyal vermekmiş, yok paralelle uzlaşma arayışıymış, yok iç politik klikleşmenin senaryosuymuş!

İnanılmaz zihinsel saplantı örneklerine tanık olduk. Üzüldük, bir kez daha kaygı duyduk. Çok dar bir alanda bile biraraya gelemeyen insanların, bu ülkenin ana omurgasına söyleyecek sözünün kalmadığı endişesine kapıldık.

Zihinleri zehirlenmiş bir kesim en az PKK kadar bu ülkenin zihinlerini karıştırıyor, kalplerini karartıyor. Hizipçiler, cephe savaşlarına kurban etmek istiyor. Kendi itibarsızlıklarına göre medya, siyaset, toplumsal algı inşa etmek istiyor.

Bu, çok tehlikeli bir duruştur. Ve asla uzun ömürlü olmayacaktır. Toplumun her kesiminden insanların ortak kaygılarını dile getirdiği iyi niyetli bir kampanyadan bile rahatsızlık duyanlar, arkasında bir şeyler arayanlar, en azından bunu anlamayı beceremeyenler, ne kadar sert sözler söylerse söylesin, güçlü sözler söyleyemeyecektir.

Bu ülkenin ortak iyiliğine söyleyecek sözleri yok. Bu ülkenin geleceğine ışık tutacak fikirleri yok. Bu ülkenin geçmişine dair hiçbir birikimleri yok. Rüzgara göre oradan oraya savrulan, ayakları hiçbir şekilde yere sağlam basmayan, konjonktür değişince silahlarını bugün savunduklarına yöneltecek bir çevreden söz ediyorum.

Kalıcı, iz bırakan, esaslı duruş onların paranoyaları ile şekillenmeyecek. Siyaseti de, entelektüel düşünceyi de, sanat ve toplumsal hafızayı besleyecek birikimleri yok çünkü.

Peki biz ne yapmaya çalışıyoruz?
Sadece anlamayan, anlamak istemeyenler için bir kez daha anlatayım:

Teröre karşı, coğrafyadaki kaosu Türkiye içlerine servis edenlere karşı, sokak terörüyle hükümet devirip ülkeyi yönetilemez hale getirmek isteyenlere karşı, sistem içinden darbe planlayıp Türkiye'mizi eski vesayetçilere teslim etmek isteyenlere karşı ortak bir duygu, dayanışma ruhu, paylaşma azmi için çağrı yaptık.

Türkiye'nin ana omurgasına güç vermeye, etnik ve mezhep eksenli çözüm ve çatışma senaryolarına karşı dik durmaya, ülkemizin ve şehirlerimizin direncini güçlendirmeye, kan üzerinden Türkiye'ye ayar vermek isteyenlere karşı direnmeye çağırdık.

Bu ülke bizim son vatanımız, son sığınağımız" dedik. Irak'ta, Suriye'de, Lübnan'da, Yemen'de yaşanan parçalanmayı, çözülmeyi ülkemize servis etmek isteyenlere, iç politikayı buna göre dizayn etmek isteyenlere karşı seferberliğe çağırdık.

Dedik ki; siz de tavrınızı ortaya koyun, Türkiye'nin yanında olun. Bu gururlu ülkeye sahip çıkın. Suskunluğunuz ülkenin zayıflığı gibi algılanıyor. Suskunluğunuz bu ülkeye kurşun sıkanları daha da cesaretlendiriyor. Bu yüzden susmayın!

Bu ülkeye kurşun sıkanları, bu ülkeyi peşkeş çekenleri hiçbir zaman muhatap almadık, almayacağız da.

Biz, Türkiye'yi sevenlerle konuşmak için yola çıktık. Onların ortak sözünü dile getirmeyi amaçladık.

Yeni Şafak, kurulduğu günden bu yana, toplumsal duyarlılık, ülke sevgisi, vatan kavramı ve değerlerin ana merkezi oldu. Durduğu yerden hiçbir zaman savrulmadı. Bugün de bu “merkez"i rolünü devam ettirmek istiyor, ettirecek de. Çünkü Yeni Şafak Türkiye'nin ana omurgasını temsil ediyor. Onun hassasiyetini, kaygısını, sevgisini, hayallerini temsil ediyor.

Bugün de bu ana omurga için hayatını ortaya koyanlara tam destek veriyor.

Yeni Şafak, Türkiye'nin geleceğine, birliğine, bütünlüğüne, refah ve gücüne yönelik öncü adımlar atmaya, kapılar aralamaya devam edecektir. Günübirlik hezeyanlara kapılıp vakit öldürmeyi düşünmüyoruz. Yanlış anlamaları iyi niyetle düzeltmekten öte, çatlak seslerle vakit kaybetmeyi de düşünmüyoruz.

Türkiye'nin ana omurgasına sesleniyoruz.
Bu çağrıya katılıp, ülkemize sevginizi, desteğinizi dile getirin, katkınızı sunun. Çok kritik bir tarih eşiğinden geçiyoruz. Ya büyüyerek varolacağız ya daha da ayrışacağız. Ayrışmaya ve çatışmaya dönük çokuluslu müdahale ile karşı karşıyayız. Öyleyse ayağa kalkın, sözünüzü söyleyin, yakın tehditlere karşı dik durun.

Bu duygularla, kampanyamıza katılımlarınızı bekliyoruz. Diğer medya organlarına, gazete ve televizyonlara, en azından ortak kaygılara sahip olduklarımıza da bu kampanyaya katılım çağrısı yapıyoruz.

Siz de katılın, omuz omuza verelim.. Burası son kaledir, son sığınaktır. Sadece bizim için değil, yüz yıldır bütün coğrafya için son sığınak olmuştur.

Evimizi başımıza yıkmak isteyenlere karşı kenetlenelim. Bütün ülkeyi bu duyarlılık için seferber edelim…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
OKUYUCULARIMIZIN DİKKATİNE !... Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
İbrahim KARAGÜL Arşivi