Karadeniz Sahil Yolu Trabzon'u İhya Etti Rize'yi ise...

Karadeniz Sahil Yolu Trabzon'u İhya Etti Rize'yi ise...
Karadeniz Sahil Yolunun Trabzon'u İhya Ettiğini Rize'yi ise zora soktuğunu ifade eden MÜSİAD Rize Şube Başkan Yardımcısı İsmail Bostan'ın yazısı gündemi sarsacak...

"Trabzon var olmayanı değerlendirip, hem ekonomisini büyütmekte hem de şehre değer katmakta. Elindeki değerleri işleyerek ulusal markalar üretmekte, Bizde ise sabahtan akşama kadar çay içip çay konuşuyoruz" sözlerini sarfeden MÜSİAD Rize Şube Başkan Yardımcısı İsmail Bostan, Karadeniz Sahil Yolu'nun Trabzon'u ihya ettiğini Rize'yi ise zora soktuğunu ifade ederken Trabzon ile Rize arasında büyük farkları oluşturduğunu vurgulayarak bir an önce imar ve kıyı kanununda değişikliğe gidilmesini istedi.

Müsiad Rize Şube Başkan Yardımcısı İsmail Bostan, “Yol Aksın, Rize’ye Değer Katsın” isimli bir yazısını basınla paylaştı. Bostan, yazısında Karadeniz Sahil Yolu’nun Trabzon’a çok büyük katkılar sağlayıp Trabzon’u uçurduğunu ifade ederken yolun Rize’ye ticari yönden katkısı olmadığı, yol ve arazi dolayısıyla Rize’nin çok gerilerde kaldığına vurgu yaparken “Meclisten Rize için imar kanununda kıyı kanununda değişiklik yapılmasını isteyelim” ifadelerini kullandı.

ismail-bostan-musiad-rize-sube-baskan-yardimcisi.jpgİşte Bostan’ın o yazısı: Yol Aksın, Rize’ye Değer Katsın

Biz değer var, değerini bilmiyoruz. Çayımız, kültürümüz, doğal güzelliklerimiz, işadamlarımız, siyasi liderlerimiz.

Trabzon var olmayanı değerlendirip, hem ekonomisini büyütmekte hem de şehre değer katmakta. Elindeki değerleri işleyerek ulusal markalar üretmekte. Fındığı, köftesi, yağı, sütü, peyniri, lazböreği ve ekmeğine kadar hepsi Türkiye çapında sanayiye dönüştü, ulusal marka oldu. Trabzon ekonomisini ayakta tutar hale geldi. Meşhur Akçaabat köftesi; Cemil Usta, Nihat Usta, Şato, Saray, Çelik Kardeşler, Kalafatoğlu, Körfez, KadakaL gibi 50′nin üzerinde firma ile günlük tüketimi 10 ton… Süt ürünlerinde yine 50′nin üzerinde marka; Ketaş, Kebir, Bayram, Kahvaltı Dünyası, İskenderoğlu, İslamoğlu, Tonya Kooperatif, Karadağ, Hamsiköy vs…

Otoyol üzerindeki Vakfıkebir ekmeği; Gölcük, Çavuşlu, İslamoğlu, Efe Karadeniz gibi 100’e yakın fırın ve Meşhur Necla hanımın Lazböreği ile Trabzon’a değer katmakta.

Karadeniz kültüründeki lazböreğine, muhlamaya, ekmeğe ve birçok değere sahip çıkıp, bunlarla markalar üreterek Karadeniz’de büyük ve zengin bir şehir olmayı başarmış durumda; Helal olsun.

RİZE’NİN 1. SORUNU YOL VE İMAR KANUNU

Bizde ise sabahtan akşama kadar çay içip çay konuşuyoruz. Sadece şunu belirtmek istiyorum: Ankara’dan arkadaşım iş için Artvin’e gitmiş. Telefonda konuşuyoruz. “İnsan Artvin’e gelir de arkadaşına uğramaz mı?” diye sitem ediyorum. Cevabı “Hem gelirken hem dönerken Rize’yi fark edemedim. Niyetimde uğrayıp çay almak vardı, onu da Tirebolu’dan aldım.” Hayrete düştüm, daha ne söyleyeyim. Arkadaşa bir bardak çay ikram edip, hediyelik çaylarını veremedik. Buradan yola çıkarak, Rize’nin 1. sorununun yol ve imar kanunu olduğunu düşünüyorum. Bunları çözmeden çayı, ticareti, sanayiyi ve turizmi konuşmanın anlamı yok. Rize ile Trabzon’un arasındaki fark da buradan kaynaklanıyor; yol ve arazi. Karadeniz Sahil Yolu Trabzon’u her yönden uçururken, zirveye çıkarırken bizi zora sokuyor. Eskiden bir tabir vardı; ‘Su akar, Türk bakar.’ Başbakanımız sayesinde bu değişti. Şimdi ‘Su akar, Türk yapar’ oldu. Barajımız yoktu, ondan öyle söylenirdi. Şimdi Artvin’de onlarcası yapılıyor. Teşekkürler Ak Parti. Trabzon’un arazi yapısı ticarete ve sanayiye elverişli olduğundan açılan işletmeler yol sayesinde marka oluyor. Şehrin ticaretine, kültürüne, sanayisine değer katıyor.

KONYA'NIN İMAR KANUNU İLE RİZE'NİN İMAR KANUNU BİR OLMAMALI

Konya’da, Samsun’da uygulanan imar kanunu, kıyı kanunu Rize’de uygulanmamalı. Rize çok farklı. Bizde arazi yok. Denizi doldurup yol yapmışız. Deniz kenarları hep dik yamaç. Onun için yine denizi doldurmamız gerekiyor. Gündoğdu ve Derepazarı’ndaki dolgu alanlarında yapılan kayıkhanelerin, futbol sahalarının fevkalade yanlış olduğunu düşünüyorum. Dolgu alanlarını çoğaltıp var olan dolgu alanlarını da içine katarak yöremizin ürünlerini, değerlerini markaya dönüştüren işletmeleri buralara taşımalıyız. Derepazarı’nın pidesi, Gündoğdu’nun balığı, Çayeli’nin kuru fasulyesi, laz böreği, sütlacı, çay fuarı, yaylarımızın ballarını, peynirlerini, gıdaları, Rize bezi vs. Her ne değerimiz varsa orda olmalı. Rize’nin değerlerini gidip Trabzon’da tüketmeyelim.

YOLDAN RİZE NÜFUSU KADAR İNSAN GEÇİYOR RİZE'DE YOL ÜSTÜ TİCARETİ YOK

Yoldan her gün Rize’nin nüfusu kadar insan geçiyor. Bir su satan simit satan esnafımız var mı? Bir kilogram çay alıp giden var mı? Yok. Ama yazının başında bahsettiğim, Trabzon’da yapılan birçok örneği var. Tüm sektörleri uçurdu ve ulusal markalar çıkarıp her gün Trabzon’a para akması sağlandı. Trabzon endüstri şehri haline geldi. Özellikle Akçaabat. Eskiden tütünü vardı şimdi o da yok. Akçaabat’ın, Vakfıkebir’in yüzlerce ulusal markası var, bizde de çayla sınırlı kalmasın.

Burada çikolata örneğini vereyim. Hammaddesi kakao yağı ve fındık. Kakao yağı Afrika’nın bir ucunda Fildişi sahilinde, fındık bizde, sanayisi İsviçre’de, Belçika’da. Bir süt, bir inek resmi ile dünyanın her yerine sattıkları Alpella, Nutella, Nestle ve Milka var.

Keramet sütte mi, inekte mi, dağlarda mı? Bizde hepsi var, fındık da var. Afrika’dan farkımız olmalı. Biz yerli malı değil, dünya malı üretmeliyiz. Bölgemizi çikolatada Dünya Markası yapabiliriz. Eskiden Rize Türkiye’nin bir ucuydu. Şimdi Dünya’nın merkezi. 10 sene önce sermaye de, pazar da Avrupa’da ve Amerika da’ydı. Şimdi hepsi Asya’da ve Ortadoğu’da. Biz de yöremizin bu avantajını kullanarak Dünya malı üretmeliyiz. 2023 hedefini tutturmak için Rize’den de dünya markası çıkmalı ve sanayimiz butik değil dünya ölçeğinde olmalı.

Yazıyı çok uzatmak istemiyorum. “Su akar Türk bakar” sözünü değiştirdiğimiz gibi, “Yol akar Rizeli bakar” sözünü de değiştirelim. “Yol akar Rize’ye değer katar” yapalım. Bunun için de, Meclisten Rizem için imar kanununda kıyı kanununda değişiklik yapılmasını isteyelim.

Gayrisini Bilen Biri Bana Anlatsın…