Sedat Peker: Liderler Ne Tarlaya Ekilerek Ne de Sipariş Verilerek Yetiştirilemezler

Sedat Peker: Liderler Ne Tarlaya Ekilerek Ne de Sipariş Verilerek Yetiştirilemezler
Ünlü İş Adamı Sedat Peker, şahsına yöneltilen "geçmiş yıllarda Amerikan Yahudi Konseyi tarafından 'Üstün Cesaret Madalyası' alan Cumhurbaşkanı Erdoğan'a nasıl destek istersin' sorusuna açıklık getirdi.

Peker, konu hakkında sosyal medya hesaplarından açıklamada bulunurken, "Liderler Ne Tarlaya Ekilerek Ne de Sipariş Verilerek Yetiştirilemezler" dedi.

İşte Peker'in o paylaşımı:

Kıymetli Dostlarım, 

Bazı eski arkadaşlarımız seçimden sonra ziyaretime gelerek yahudilerin üstün cesaret ödülü verdiği bazı yabancı okulların, hristiyan din adamlarının kıyafetine benzer kıyafetler giydirerek kendisine çeşitli unvanlar verdikleri RECEP TAYYİP ERDOĞAN’a, seçimden önce var gücümle nasıl destek istediğimi bir türlü anlayamadıklarını söylüyorlar. 

Şükürler olsun ki bu arkadaşlarımızın sayıları çok fazla değil. Arkadaşlarımızın büyük bir bölümü ise benim yapmak istediklerimi anlamış durumdalar. Bu arkadaşlarımıza da tarihin şartlarından dolayı liderlerin çok az sayıda oluşabildiğini, bunlarında NE SİPARİŞ ÜZERİNE NE DE TARLAYA EKİLEREK MEYDANA GELMEDİKLERİNİ söyledikten sonra şu örneği veriyorum. 

ÜLKEMİZİN ilk kurucu CUMHURBAŞKANI, GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK, ÜLKEMİZ tamamıyla emperyalist ve siyonist güçler tarafından kıskaca alınmış iken şanlı MİLLETİMİZDEN bağımsız bir devlet çıkarabilmek için ancak gerçek bir liderin yapabileceği (sipariş üzerine gelenlerin değil) atraksiyonlarla bize bu devleti, dava arkadaşlarıyla beraber hediye etmiştir. 

GAZİ KEMAL ATATÜRK, KURTULUŞ SAVAŞI'nı başlattığı dönemde, rusya'da komünist ihtilali yapmış liderlerle yazışmalar yapıyor, onlarla görüşmeler yapmak üzere heyetler yolluyordu. ATATÜRK’ün yazdığı mektuplara baktığımızda ihtiyacımız olan silah, para ve uluslararası politik desteği sağlarlarsa savaşın sonunda galip geldiğimizde bizimde komünist bir yönetime geçeceğimiz neredeyse ima ediliyordu.(Hatta ATATÜRK işi bir adım ileriye götürüyor, muhattaplarına mektuplarında yoldaşlar diye hitap ediyordu.). 

ATATÜRK,mason dernekleriyle yapmış olduğu görüşmelerde ise onlara insanlığın gelişimine sağlamış olduğu katkılardan dolayı çok büyük taltiflerde bulunuyor ve dostluk mesajları vererek daha emekleme aşamasında olan KURTULUŞ mücadelesinin karşısında olmalarına engel olmaya çalışıyordu. 

Diğer taraftan Padişah VAHDETTİN’e yazmış olduğu mektuplarda kendisine aşırı derecede övgüler dizerken gerçeğinde ise Padişah VAHDETTİN’in insan olarak iyi insan olsa da gerçek şartlarda ne ülkeyi kurtarabilecek ne de ülkeyi yönetebilecek bir özelliği olmadığını öngörebiliyordu. 

ATATÜRK’ün bu öngörüsü VAHDETTİN yurt dışına sürgün edildiğinde yanına en yakın adamını,eşlerini ve ihtiyacı olan parayı alıp gittiğinde, zaten ortaya çıkmıştır (YÜCE ALLAH kimseye yaşatmasın, VAHDETTİN’in en yakın adamı,en sevdiği eşiyle beraber paralarını da alıp kaçmıştır.). Yaşanan bu ayıp, tarihçiler tarafından çokça dile getirilmese de ortada olan bir gerçektir. Öyle ya en yakın adamına, eşine, parasına sahip olamayan zayıf yaratılıştaki bir adama, büyük bir milletin kaderi nasıl teslim edilebilirdi ki? 

ATATÜRK, KURTULUŞ SAVAŞI'nı kazanır kazanmaz ilk dirseğini rusya'ya çıkarmış, Komünizim dünyanın en tehlikeli yönetim biçimidir, nerede görülürse başı hemen ezilmelidir, demiştir. İkinci dirseğini masonlara ve siyonistlere çıkarmış TÜRKİYE toprakları içinde örgütlenmelerini temsilcilikler açmalarını yasaklamıştır (Mevcut olanlarında hepsini kapatmıştır.). Üçüncü olarakta, son Padişah VAHDETTİN’i ve ailesini yurt dışına sürgüne yollamıştır (RECEP TAYYİP ERDOĞAN’ın cesaret nişanı aldığı yahudilerin devleti israil’e, one minute demesi veya göreve gelirken desteğini aldığı amerika ve avrupaya Ortadoğu'daki çıkarlarımız için dirsek çıkarmasıda bunlardan farklı şeyler değildir.). 

Kıymetli Dostlarım, bizler iki-üç tane çocuğumuz, üç-beş tane akrabamız, iki-üç tanede komşumuzla ilişkilerimizde o kadar bunalıyoruz ki YÜCE ALLAH'ım acaba bu dünyada ki bütün dertleri bana mı verdin? Diyoruz (Bu kişilerle olan ilişkilerimizi daha dengede ve başarılı hale getirebilmek için bazı taktiksel hamleleri yapmayı kendimize ise bir hak olarak görüyoruz.). 

Bu yüzden bu kişileri de eleştirirken bence biraz adil olmalıyız diyorum. Bu insanlar,bizim gibi sadece evlerini,işyerlerini yönetmiyorlar. Binlerce senelik sorunların ertelenerek yumak haline gelmiş olduğu ANADOLU coğrafyasında ki şanlı DEVLETİMİZİ yönetiyorlar. 

Bu sebeple lütfen şunu da asla unutmayın diye bu dostlarımıza aşağıdaki şu telkinlerde bulunuyorum. Liderler çok ender ve uzun zamanlarda gelerek kendilerini yetiştirirler. Daha öncede söylediğim gibi TAYYİP ERDOĞAN’ı sevmek zorunda değilsiniz, ancak ATATÜRK ’ten sonra tüm olumsuzluklara rağmen kendini yetiştiren, geliştiren bir lider olduğunu görmek zorundasınız, diye belirtip "LİDERLER NE TARLAYA EKİLEREK NE DE SİPARİŞ VERİLEREK YETİŞTİRİLEMEZLER." öğretisini konuşmama mutlaka ekliyorum. 

Mantıklı olmamız lazım... Seviyorsanız ne âlâ ,ancak sevmiyorsanız da gerçekten bir sorununuz yok (Çünkü Sayın RECEP TAYYİP ERDOĞAN’ı ailenize damat olarak almayacaksınız.).ÜLKEMİZİN çözülmez gibi görünen sorunlarından kurtulabilmesi için vereceğiniz destekle sadece görevini yapmasını sağlayacaksınız. 

BİR UMUTTUR YAŞAMAK 

SEDAT PEKER