Sütlüoğlu Tazminat Alamadı

Sütlüoğlu Tazminat Alamadı
Çaykur Genel Müdürü İmdat Sütlüoğlu’nun tehdit ve hakaret davası açtığı Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Rize eski İl Başkanı Zeki Mayi suçsuz bulundu.

Geçtiğimiz yıl Çay sezonunun başlaması ve fabrikaların imalata yetişememesi nedeniyle yaşanan sıkıntıları gündeme getiren olay53 ve pazar53 internet haber siteleri, o dönemdeki Mhp Rize il başkanı Zeki Mayi, Köşe yazarı Osman Yazıcı hakkında açılan tazminat davalarının dördünü de Çaykur kaybetti.

Yaşayan çay müstahsillerine destek olmak amacıyla zaman zaman çay protestolarına katılan MHP’nin o zamanki İl Başkanı Zeki Mayi, Pazar Melyat Çay Fabrikasında çalışan bir işçinin haksız yere işten çıkarıldığını belirterek, bu haksızlığın düzeltilip mağduriyetin giderilmemesi durumunda meydanları kendilerine dar edeceklerini ifade etmiş, Genel Müdür Sütlüoğlu ise bunun bir tehdit olduğu savını öne sürerek, ‘basın yoluyla hakaret ve tehdit’ gerekçesiyle MHP Rize İl Başkanı Zeki Mayi hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunmuştu.

Yine aynı tarihlerde Genel Müdür’ün bir TV programında çay eylemlerini örgütlemekten sorumlu tuttuğu kimi siyasetçileri kastederek, meydanlarda konuşanları ahlaksız ve seviyesiz diye itham etmesinin kabul edilemez olduğunu ifade eden Mayi, “Sayın Genel Müdüre, biz kendi makamının önünde o cümleleri kullanan kendisinin ahlaksız ve seviyesiz olduğunu özellikle ifade etmek istiyoruz. Biz burada bir demokratik tepkiyi ortaya koyuyoruz. Milliyetçi hareket partililer olarak Rize’nin çocukları olarak kronik bir sorun haline gelen çay sorunun çözümünde hangi katkıyı yapabiliriz derdindeyiz. Makamı temsil eden sayın zatı muhtereme AKP il başkanı gibi değil sayın genel müdür gibi devletin bir bürokratı olarak orada görev yapmasını şu andan itibaren takip etmekte ve izlemekte olduğumuzu duyurmak istiyorum” şeklinde tepkisini dile getirmişti.

SİYASETÇİNİN GÖREVİ VATANDAŞIN HAKKINI SAVUNMAKTIR

Mayi’nin bu açıklamalarını tehdit ve hakaret olarak algılayan Genel Müdür İmdat Sütlüoğlu, Mayi hakkında suç duyurusunda bulunmuştu. 25 Eylül 2012′de Rize Cumhuriyet Başsavcılığına gelerek ifade veren Mayi, Adliye çıkışında yaptığı açıklamada, “Biz siyasetçiyiz. Ayşe Anne’nin, Fatma Teyze’nin, Murat Amca’nın hakkı yeniyorsa, biz buna elbette ki karşı çıkacağız. Üreticiyi mağdur edenlerden elbette ki hesap soracağız. Bu, bizim görevimizdir. Bizim kimseyi tehdit etmemiz söz konusu olamaz. Haksız yere işten atılan bir işçiye destek vermek ve bir başka toplantıda çay üreticisinin hakkını korumak adına yaptığım açıklamalar var. Ben yine söylüyorum; AKP’den, onun seçilmiş olan milletvekillerinden, yöneticilerinden ve Sayın Genel Müdür’den meydanlarda hesap soracağız. Halkımızın hakkını korumak adına bunu yapacağımızı yineliyorum. AKP’den de Sayın Genel Müdür’den de hesap soracağız. 2010 yılında 36 trilyon lira zarar eden Çaykur’un zararı 2011’de Çaykur Genel Müdürü İmdat Sütlüoğlu tarafından 75 trilyona çıkarılmışsa, biz burada mağdur edilen, hakkı yenen Fatma Teyze’nin, Ayşe Ana’nın hesabını sormayalım mı? Bu noktada ifademizi verdik” demişti.

MAYİ SUÇSUZ BULUNDU

Rize Adliyesinde görülen dava nihayet sonuçlandı ve Mayi suçsuz bulundu. Konuyla ilgili açıklama yapan MHP Rize eski İl Başkanı Zeki Mayi, “Ben o zaman da söylemiştim, şimdi tekrarlıyorum; siyasetçilerin görevi vatandaşın hakkını hukukunu korumaktır. Mağdur edilen çay üreticilerinin, haksızlığa uğrayan Çaykur işçilerinin hakkını savunmaktır” dedi.

GENEL MÜDÜR TARAFSIZ DEĞİL

Önceki gün Hak İş’e bağlı Öz Gıda İş Sendikası ile imzalanan toplu iş sözleşmesine de değinen Mayi, Genel Müdür Sütlüoğlu’nun, sendikal mücadelede tarafsızlığını yitirdiğini ve bir sendika başkanı gibi davrandığını ifade ederek, şunları söyledi:

Şu an yapılanlar, İl Başkanı olduğum dönemde yapılmak istendi. Biz ekibimizle birkikte bu yapılanlara karşı çıktık. Köylere çıktık, halkımıza yapılmak istenenleri anlattık. Sadece sendika ile ilgili konularda değil, çayla ilgili tüm konularda TV programları yaptık, Çaykur işçileri ile görüştük, paneller düzenledik. Bu konuda çok ciddi çalışmalar ortaya koyduk. Çok da büyük sıkıntılar yaşadık. Aba altından sopa gösterenlerden tutun birçok olumsuzluğa maruz kaldık. Sonuç olarak 12 bin işçinin 8 bin’ini Tek Gıda İş, 4 bin’ini Öz Gıda İş aldı. Siyasi iktidarın gücünü istediği gibi kullanma anlayışı ile 4 bini 8 bin’den büyük tuttular. Yetkiyi Öz Gıda İş’e verdiler. Mahkemelik oldu. Mahkeme Tek Gıda İş’e verdi. Süreç devam ederken biz kesintiye uğradık. Dolayısıyla yeniden bir işçiye karşı baskı, zulüm hayata geçti. Bizim dönemimizde yapılmaya çalışıldığında bu baskılara engel olmuştuk. Şimdi, Çaykur Genel Müdürü’nün müjdesi ile -ki, Genel Müdür’ün bu işte bu kadar taraf olmasını anlayabilmiş değilim. Genel Müdür işçi midir, sendikacı mıdır? Bir genel müdürün sendika ile ilgili bu kadar taraf olması hukuken de vicdanen de doğru değildir. Neticede bir yarış vardır, seçim yapılacaktır. Genel Müdür burada işveren olarak tarafsız olmalı ve fırsat eşitliği sağlamalıdır. Ama genel müdürlükten sözleşme yapılacağının duyurusu mesajla yapılıyor. Dolayısıyla Genel Müdür’ün tüm yoğunluğunu bu işe vermiştir. Fabrikalar kapatılıyor, yıkılıyor, sayıları azaltılıyor. Yarın özelleştirmenin altyapısı hazırlanıyor. Siz Çaykur Genel Müdürü olarak çayın ve işçinin sorunlarını çözmek istiyorsanız, çayı özel ürün statüsüne alırsınız. Çayın ve bölgenin geleceği buna bağlıdır. Dünya Ticaret Örgütü dahi bunu söylüyor. Bunu yapın, yoksa yarın öbürgün sıkıntı yaşarsınız diyor. Buna rağmen, hükümetin de genel müdürün de böyle bir çalışması yok.”

Haber:Deniz Varlı