Ali TEZEL

Ali TEZEL

158 canı terörde değil iş kazalarında kaybettik

158 canı terörde değil iş kazalarında kaybettik

Ülkemiz 7 Haziran seçimlerinden sonra başlayan terör saldırıları nedeniyle yangın yeri gibi. Teröre son aylarda onlarca asker, polis ve sivil vatandaş kurban verdik. Bu yangının sönmesi dileğimiz ama ilk başta yönetenlerimiz sorumluluk hissetmeli, nerede yanlış yaptıklarını durup düşünmeli ve gerekli en rasyonel önlemleri hızla almalılar. Bu acının bir yanı. Yaşadığımız başka ama üstü örtülü bir acı daha var. 
 
Üstü örtülü acıyı bize yaşatan ülkemizdeki iş kazaları ve bu iş kazalarında sadece geçtiğimiz Ağustos ayında 10’u çocuk yedisi kadın olmak üzere tam 158 can yitirmişiz. 
 
2013 yılında bu konuda önlemleri artırma ve etkinleştirme amacıyla daha özel olarak üzerinde durulmuş ve müstakilen İş Güvenliği Kanunu çıkartılarak yürürlüğe konmuş bulunuyor. Bu yasanın çıkartılış ve yürürlüğe giriş sürecinde eleştiri ve çekincelerimizi ortaya koymuştuk. Getirilen önlemlerin "dostlar alışverişte görsün" izlenimi doğurduğunu da çeşitli vesilelerle vurgulamıştık.
 
1.886 KİŞİYİ KAYBETTİK

2012 yılında ülkemizde iş kazalarında 744 işçimizi kaybetmişiz. 2013 yılında 6331 sayılı İş Güvenliği Yasası yürürlüğe girmiş ve 2013 yılında iş kazalarında ölen işçi sayımız 1.235 olmuş. 2014 yılında iş kazalarında kaybettiğimiz işçi sayısı 1.886'ya çıkmış. 2015 yılındaki Ocak-Ağustos ayları arasında 1.158 işçi iş kazasında hayatını kaybetmiş, sadece son Ağustos ayında 158 canı kaybetmemiz bize bir şeyleri sessizce haykırıyor.

959-tablo.jpg

Bu rakamlar gün yüzüne çıkmış rakamlardır, sigortasız çalışırken iş kazasında hayatını kaybetmiş ve haklarını bilmeyen veya üç beş kuruş karşılığında haklarını aramaktan vazgeçen ailelerin bireyleri bu rakamlara dahil değildir. 
 
Evet, 6331 sayılı İş Güvenliği Kanunu’nda bizim de zaman zaman altını çizdiğimiz hatalar da var. Ama sırf bu konuya matuf düzenleme çıkarıyorsanız ve bu düzenlemeden sonra da iş kazalarında azalma değil de artış oluyorsa bu arızanın kaynağının daha çok uygulamada olduğunu gösteriyor.

Eğer son yıllarda birçok alanda denetim mekanizması sektörlerdeki iş akışı içinde mevzuatın doğru ve tam uygulanmasını denetleme değil de bir sopa olarak birilerinin cezalandırılması işlevine yöneltilmişse o organdan sağlıklı görev beklenemez. Denetleme organları sadece kamu adına ve sağduyuyla denetleme görevini yapmalıdır. Eğer böyle yapmaz da enerjisini öküz altında buzağı aramakta değerlendirmeye yöneltirse asli görevini yerine getiremez. Bu durumda görülmeyen eksikliklerin sonucu meydana gelen iş kazalarında kaybedilen canların faturası onları keyfine göre yönlendiren yöneticilerin boynuna asılı kalır. 
 
CANLAR TEHLİKEDE!
 
Ayrıca asli görevi doğrultusunda yaptığı denetlemelerde bulduğu eksikliklerin gereğini yerine getirme aşamasında Çalışma eski Bakanı Faruk Çelik'in itiraf ettiği gibi siyasi erk aracılığıyla yükümlülüklerini yerine getirmeme gayretine giriyor ve bu haksız talep onaylanıyorsa orada iş güvenliği daha doğrusu can güvenliği tehlikede demektir. İşte böylesi adaletsizliklerden meydana gelen iş kazalarının asıl adı artık ne fıtrat ve ne iş kazası, tam olarak iş cinayetleri olur.

Terör olsun, iş kazası olsun, yitirilen bizim canlarımızdır. Teröre kurban verdiğimiz canlarımız da ekmek parası için o görevleri yapan ya da bedelli askerlikten parası olmadığı için yararlanamayan Anadolu'nun gariban çocuklarıdır. İş kazalarına, daha doğrusu iş cinayetlerine kurban verdiklerimiz de açlık sınırının altında evine ekmek götürmeye çalışan garibanların canlarıdır.

Bugün iş kazası sayılarında Avrupa'da birinci, dünya ölçeğinde üçüncü konumdaysak, kim ne derse desin ilk sorumluluk yönetenlerdedir. Yönetenlerimizin de böyle olumsuz olaylarda sağlarına sollarına bakmadan "Bu ülkeyi ben yönetiyorum, benim ya da bizim aldığım/aldığımız şu şu kararların sonucunda bu kötü sonuçlar ortaya çıktı" diye özeleştiri yapmaları gerekmektedir. Erdemlilik bunu gerektirir ve sorunları çözecek en temel adım da budur.
 
HAYATİ BİR ADIM ŞART
 
Bu sorumluluğu hissederlerse ne ala. Hissetmezlerse de, "Alnı secdeli olan" veya "Alnı secdeli olmayan" yönetici arayışı değil de ülkeyi toptan çağdaş hukuk normlarına ve hayat standartlarına ulaştıracak yönetici arayışına ülkece girmeyi beklememiz gerekecektir. Ülkeyi terör bakımından da iş kazaları bakımından da düzlüğe çıkartacak hayati adım da bu budur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
OKUYUCULARIMIZIN DİKKATİNE !... Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Ali TEZEL Arşivi