Kıvanç Tığlı BULUT

Kıvanç Tığlı BULUT

Tüm yönleriyle depresyon

Tüm yönleriyle depresyon

Değerli okuyucularım, depresyon, genel bir çökkünlük durumu... Kişi belli durumlara tepki olarak depresyona girebilir. Örneğin, ölüm ya da ayrılık sebebiyle sevdiğimiz birinin kaybı, iş kaybı, statü ve saygınlık kaybı gibi kayıplar sonucu kişi depresyona girebiliyor. Yapılan araştırmalara göre, anne ya da babanın çocukluk döneminde kaybedilmesi kişiyi depresyona sürükleyebiliyor.

Orta yaş dönemindeki kadınlarda da depresif durum görülme sıklığı daha çok fazla. Bu dönemde yaşamını paylaştığı çocukları evi terk etmekte, annelik rollerinde değişmeler olmakta ve bu yeni durumlara yeni uyumlar göstermesi gerekmektedir. 

Bir başka önemli etken de, bazı kişilik özelliklerine sahip olan kişilerin depresyona yakalanma olasılığı daha yüksek. Bu kişiler, genelde kimseyi incitmek istemezler, ilişkilerinde aşırı verici ve fedakâr davranırlar. Sevdikleri kişilere bağımlıdırlar, sevilen kişi tarafından reddedilmeye dayanamazlar. Bu tür özellikleri olan kişi, sevgi yitimine uğradığında (bir yakının ölümü, ayrılığı, sevilen kişinin kaybı) depresif duygu durumuna girebilir.

Depresyona yatkınlık oluşturan kişilik özelliklerini şöyle sıralayabiliriz;

- Aşırı sorumluluk duygusu: Aşırı sorumluluk duygusu taşıyan, aile ve arkadaş çevresinde herkesin yardımına koşmaya çalışan, her yükün altına giren kişiler depresyona daha yatkındır. Bir danışanım, kız kardeşinin bekâr olmasından ve üniversite okumamasından dolayı çok üzülüyordu. Ona çok fazla karıştığı ve tavsiye verdiği için kız kardeşiyle araları mesafeliydi. Danışanım, kardeşiyle ilgili üzerine fazlaca sorumluluk ve yük alıyordu. Kendisi evli olduğu için, zaman zaman kendinin mutluluğa hakkı olmadığını düşünüyordu. Bu da onu depresif ve huzursuz yapıyordu.

- Titizlik, mükemmeliyetçilik: Kılı kırk yaran, ince eleyip sık dokuyan, el attıkları işi kusursuz yapmaya çalışan insanlar daha sık depresyona girerler. Çünkü bu insanların kafası devamlı meşguldür. Sorumluluklarını daha iyi nasıl yerine getirebileceklerini hep düşünürler. Hâlbuki hayatta mükemmel diye bir şey yoktur. Aşırı titiz ve mükemmeliyetçi insanlar kendilerine yüksek hedefler koyar, bunlara ulaşamayınca da hayal kırıklığına uğrarlar. 

- Kendinden ve başkalarından çok şey beklemek: Bazı kişiler çevrelerinden aşırı sevgi beklerler. Kimi kişilerin sevgi beklentileri o kadar yüksektir ki, hiçbir kişi bunu karşılayabilecek kapasiteye sahip değildir. Özellikle ailesinden yeterli şefkati alamamış, travmatik geçmişe sahip kişiler sevdiği kişilerden çok fazla beklenti içine girer, adeta çocukluğunda giderilmemiş ihtiyaçlarını eşinin üzerinden karşılamaya çalışır. Bu durum eşini bunaltabilir eşinin kendisinden soğumasına ve ilişkilerinin bozulmasına neden olabilir.

Kimi kişiler de herkesin kendilerine duyarlı, ince davranmasını ister. Her kişinin duyarlı davranması mümkün değildir, çünkü herkesin kişilik yapısı farklıdır. İnsanlardan istediği yakınlığı ince davranışı göremeyen kişi kızgınlığını muhatabına değil, kendine yöneltir. Bu da onun depresyona yatkınlığını artırır. Zaten depresyonun oluşumunda, kişinin öfkesini bastırıp, ifade edemeyip, kendine bu öfkeyi yöneltmesi etkilidir.

Kişinin kendinden her zaman yüksek başarı beklemesi de depresyon sebeplerinden biridir. Kişi kendisine yeteneklerinin ve zekâsının üzerinde bir hedef koyabilir. Bu hedefe ulaşabilmek için çok fazla çaba gösterip, aşırı çalışır, kendini aşırı strese sokar. Bazen de ebeveynler, kendi yapamadıkları hedeflerini, çocuğunun onun yerine gerçekleştirmesini bekler. 

- Kimseyi incitmemeye, herkesi hoşnut etmeye çalışmak: “İyilik yaparsanız depresyona girersiniz” demiyoruz. Hayır diyememek önemli bir depresyon nedenidir. Bazı kişiler “hayır” diyemediklerinden, yapmaktan hoşlanmadıkları bir sürü işi yapmak zorunda kalırlar. Örneğin, eşini kırmamak veya terk edilmemek için kişi, onun hayatına karışmasına, kararlarına müdahale etmesine izin verebilir, ona karşı sınırlarını koruyamaz. Bunun da bedeli depresyon olur.

- Kendine güvensizlik: Kendine güvensiz kişiler daima başarısızlıklarını görürler, geçmişte başardıkları şeyleri unuturlar. Bu kişiler genelde red edilme korkusuyla karşı cinsten uzak dururlar. Kendisini karşı cinse beğendirmek için, kişi olduğundan daha farklı davranır. 

- Şüphecilik, insanlara güvensizlik: Eşi tarafından aldatılma ihtimalini kafasından çıkaramayan bir adam nasıl mutlu bir yuva kurabilir? Şüpheci insanlar daha çok depresyona girerler.

Depresyondaki kişiler bazı bilişsel çarpıtmaları sık yaparlar, bu çarpıtmalar kişiyi daha çok olumsuz düşünmeye ve kendine güvensizliğe, bunalıma sürükler. Bu çarpıtmalar;

- Ya hep ya da hiç biçiminde düşünme: Bu tarz düşünen kişilerin tipik zihin yapısı şu şekildedir; “Bir işi ya mükemmel tamamla veya o işe hiç başlama.” Kimi kişiler, yaptıkları bir görevin mükemmel olmasını o kadar çok isterler ki, sonunda o görevi yapmaktan vazgeçerler. 

- Kişiselleştirme: Bir çalışan, iş yerindeki gerginliklerden kaynaklanan sert üslubu, “Beni burada istemiyorlar, işi bırakmam için rahatsız ediyorlar” diye düşünebilir. Kişi, hiç alakasının olmadığı olayları, tamamen şahsıyla ilgiliymiş gibi değerlendirir ve bu olayların olumsuz sonuçlarından kendini sorumlu tutar.

- Seçici odaklanma: Kişi, yaşadığı olayların yalnızca olumsuz sonuçlarına odaklanır. Titiz bir erkek, karısının iyi huylu sevgi dolu olduğunu görmez, ütüsü bozuk pantolonlardan yakınır. Bardağın hep boş tarafını gören biri mutlu olamaz. Örneğin, depresyon geçirmekte olan bir üniversite öğrencisi en iyi arkadaşı ile alay edildiğini duyar ve sinirlenir; çünkü düşüncesi “Bütün insanlar acımasız ve duyarsızdır” şeklindedir. Aslında yakın zamanda ona acımasız davranan ancak birkaç kişi olmuştur. 

- Olumluyu geçersiz kılmak: Bazı depresif kişiler olumlu deneyimleri daima olumsuza çevirirler. Olumlu olaylar göz ardı edilmekle kalmayıp akıllıca ve çabucak bir manevra ile karabasana çevrilebilir. 

- Zihin okumak: Örneğin, yolda yürürken yanınızdan bir arkadaşınız geçiyor ve “Merhaba” demiyor; çünkü derin düşüncelere dalmış olduğundan sizi fark etmiyor bile. Yanlış bir düşünceye varıp, “Beni görmezlikten geliyor, belki de beni artık sevmiyor” diye düşündünüz. İşte siz farkında olmayarak karşı tarafın zihnini okudunuz demektir.

Gerçekçi ve pozitif düşünebilmeniz duasıyla Allah (c.c )’a emanet olunuz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
OKUYUCULARIMIZIN DİKKATİNE !... Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Kıvanç Tığlı BULUT Arşivi