Ahmet ALTAN

Ahmet ALTAN

Uzaylılar...

Uzaylılar...

Uzaydan dünyaya gelen “ziyaretçilerle” ilgili filmlerle dizilerin çok sık rastlanan konularından biri, “gelenlerin” dünyalıların kılığına girmesidir.

Birer insan gibi dolaşırlar aramızda.

Hatta tanıdıklarımızın görünüşüne bürünürler.

Biz onları “bizden biri” sanırız ama onlar kılık değiştirmiş “yabancılardır”.

Bugünlerde bu ülkede ortaya çıkan gerçekler hep bana “yabancıları” düşündürüyor.

Yapılan tartışmalar da öyle.

Bir “hâkimler kurulu” var örneğin.

Oradaki insanların yargıç olduğunu düşünüyoruz.

Ve, bize onlara “yargıç” gibi davranmamız söyleniyor.

Peki, ya bildiğimiz “türden” yargıçlar değilse onlar?

Biz onları yargıç sanıyorsak?

Ya kılık değiştirmişlerse.

O zaman ne olacak?

Yargıç olmayan birilerine yargıçlarmış gibi mi davranacağız yoksa işin gerçeğini mi araştıracağız?

Yargıç olmayan birinin, yargıçların haklarına ve yetkilerine sahip olmasının nasıl sonuçlar verebileceğini düşünüyor musunuz?

Şu bizim artık pek ünlü olan Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nu düşünün.

Bu insanların, Şemdinli’deki bombalama hakkında bir iddianame hazırlayan Van Savcısı’nı nasıl meslekten men ettiklerini düşünün.

Yazdığı iddianamenin ciddiyeti ve önemi gittikçe daha çok anlaşılan o genç savcıyı neden meslekten attılar?

Yaptıkları adil ve doğru bir iş miydi?

Bir yargıçın yapması gerekeni mi yaptılar?

Bugüne dek hiçbir iddianameden dolayı bir savcı meslekten atılmazken, “suikastlar” düzenleyen, ülkenin asayişini bozan “askerî” bir örgütlenmeyi ortaya çıkaran savcıyı meslekten atmanın adaletle ne alakası var?

Bunun hesabı o kurula soruldu mu?

Hayır.

“Yargıçlar bağımsız karar verdi” denilip geçildi.

Ama bu karar “yargıç” kararına pek benzemiyordu.

Şimdi aynı kurulun Ali Suat Ertosun isimli bir üyesi Ergenekon savcılarını yerlerinden etmeye çalışıyor.

Kanunen hakkı olmadığı halde bir “tayin listesi” hazırlıyor.

Bir yargıç, “kanunen hakkı olmayan bir yetkiyi” kullanmaya kalkışabilir mi?

Kalkışırsa, niye yapar bunu?

Neden, bir “yargıç” bir çetenin soruşturulmasını engellemek ister?

Ayrıca bu “yargıçın” geçmişteki eylemleri de soru işaretleriyle dolu.

Sabancı’nın katilinin konuşmasını engelleyen “yargıçın” bu adam olduğunu Can Dündar açıkladı.

Neden bu “yargıç” Türkiye’nin en önemli cinayetlerinden birinin çözülmesini istemez?

Neden o cinayet hakkında bilgi verilmesini önler?

Neden, “konuşmak” isteyen katili vuracak bir çeteyi onun bulunduğu hapishaneye naklettirir?

Sonra o çeteyi temizletmek için, düşmanlarını onların bulunduğu hapishaneye gönderir?

Türkiye’de gerçekten bir adalet sistemi, gerçekten bir yargı sistemi varsa bunların cevabını vermek zorunda.

Suçu ve suçluyu ortaya çıkarmakla yükümlü olan bir mekanizma, suçu ve suçluyu sakladığını düşündürecek işler yapıyorsa, üstüne ciddi bir kuşkunun gölgesi düşer.

Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, gereken saygıyı görmek istiyorsa önce Van Savcısı’nı neden meslekten attığını açıkça anlatmalı.

İddianame mi yanlıştı?

Yoksa askerî bir suç örgütünün ortaya çıkmasını mı engellemek istediler?

Ertosun, neden Mustafa Duyar’ın konuşmasını engelledi?

Niye onun görevde olduğu dönemde Karagümrük Çetesi, Duyar’ın bulunduğu hapishaneye nakledildi?

Tabii, medyaya da bir iki soru sormak zorundayız.

Bazı gazeteler, bu “kurulla” ilgili konulara neden değinmediklerini açıklamak için kıvranıyorlar.

O gazeteciler şu soruların cevaplarını vermezlerse daha çok kıvranırlar:

Van Savcısı’nın meslekten kovulması neden ilginizi çekmiyor?

Neden o adamın bir haksızlığa uğrayıp uğramadığını merak etmiyorsunuz?

Neden Mustafa Duyar’ın konuşmasını engelleyen bir “yargıçın” bugün de Ergenekon soruşturmasını durdurmaya çalışması sizin ilgi alanınıza girmiyor?

Gazetecilerin görevi ne sizce?

Gerçekleri bulmak mı yoksa gerçekleri saklamak mı?

Bizde gazetelerin çoğu “gerçekleri saklamaya” çalışır gibi gözüküyor.

Sanki bir “uzaylılar” filmi seyrediyoruz.

Bazıları “gazeteci” kılığına, bazıları “yargıç” kılığına giriyor ve aramızda bizden birileri gibi dolaşıyorlar.

Kendilerine gazetecilermiş ya da yargıçlarmış gibi davranmamızı istiyorlar.

Ama bir gazeteci ya da yargıç gibi davranmıyorlar.

Bu insanlara dikkat edin.

Göründükleri gibi olmayabilirler.

Belki de uzaylıdırlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
OKUYUCULARIMIZIN DİKKATİNE !... Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Ahmet ALTAN Arşivi

Zor

11 Kasım 2012 Pazar 18:14