Rizespor Dergisi’nin akıbeti?

Rizespor Dergisi’nin akıbeti?
Çaykur Rizespor Kulubü tarafından çıkarılan Çaykur Rizespor Dergisi'nin akıbeti ne oldu, dergi neden çıkarılmıyor?

Ramazan’a iki adım kala Rizespor Dergisi 

Çetiner’in ümitsizliğe kapılıp sezona başlamadan kulübü terk-i diyarı, yönetimin oyuncu açısından öze dönüş olamasa da gerçekçi maliyetlerle yepyeni bir takım oluşturma kararlılığını takiben takımın başına “bizden iki isim”in getirilmesi ve lige merhaba.

Rize’nin çocuklarından esirgenen şansı, bazı kifayetsizlere açılan kapıları eleştirmiş biri olarak elbette bizden olan Hasan Vezir ve Oktay Çevik hocalara görevin verilmesini çoğu arkadaşım gibi ben de alkışladım. Aslında iki ismi ayrı ayrı alkışladık. Öncelikle birbirini pek tamamlayamayacak yapıda olan iki hocamıza bir arada görev verilmesini, görevlendirilme sürecinde ki perde arkasını da kısmen izleyebildiğimizden garipsedik.

Ama benim daha çok üzerinde durduğum, yönetimin uzun vadeli ve gerçekçi düşünerek akılcı bir transfer politikası izlemesiyle camianın her daim alıştırıldığı hedefi yakalayabilmekten uzak bir takım oluşturulması nedeniyle birkaç tökezlemeden sonra birilerinin camiaya dönüp, “alın işte hep istediğiniz Rize nin çocukları” deyip Çevik ve Vezir’i günah keçisi gösterebilecekleri konusundaki endişem oldu.

Yönetimin iki teknik direktörün sözleşmesine “beraber ayrılırsınız” maddesini koyması da iki teknik direktörün kimyalarının farklılığını gösteriyor. Özellikle Hasan Vezir’in tek başına takımın başında yer alabilecekken, önce eşit statüde, sonra ikinci adam olarak görevi sorunsuz bir şekilde yürütmesini, Rize sevdasına bağlıyor ve takdir ediyorum. Çevik’le beraber ayarı bozulmuş bir takımın sorumluluğunu üstlendiler, ellerini taşın altına koymaktan, kariyerlerini riske etmekten çekinmediler. Bizden olmanın farklılığı da zaten bu.

Umuyorum yeni stadın açılışında Fenerbahçe ile oynanan maçtaki onurlu mücadeleyi Rizespor sezon boyunca sürdürür, takımda üst kümeye çıkmayı hak eder. Böyle oynayıp süper lige terfi edemesek de camia olarak arkalarında durmayı biliriz.

Ama ben bugün bu konuda değil, camianın sesi olan ve geçen sezonun ikinci yarısından itibaren yayını durdurulan ÇAYKUR RİZESPOR DERGİSİ konusunu ramazana iki adım kala tekrar camiaya anımsatmak istiyorum.

CAMİANIN SESİ RİZESPOR DERGİSİ ÇIKMAYACAK Mİ?

Rizespor A.Ş. nin Ordulu İcra Kurulu Başkanı Sayın Dr. Ulvi Süvarioğlu geçen sezonun ortasında şirketleşen kulübün yönetim organizasyonuna dair bazı detayları paylaşıp, Rizespor Dergisinin yayınına da son verdiklerini açıkladığında Selahattin Bakır ve birkaç arkadaşımızla beraber derginin devamı yönünde kamuoyu oluşması için çaba göstermiştik.

“Çaykur Rizespor Dergisi“nin sadece Rizespor futbol takımına değil, Rize kültürüne, çayına da tercüman olduğuna inanarak desteklenmesi gerekirken yayınına son verdirilmesini manidar karşılamıştım. Oysa bu tarz dergiler için editoryal, baskı ve kargo maliyeti olarak sayı başına ortalama gereken 15 bin TL lik bütçeyi Rizespor’a adını vermiş Çaykur gibi bir kurumun tek başına karşılayabilmesi mümkündü. Zaten dışarıdan bilebildiğimiz kadarıyla derginin maddi açıdan tek sorunu, camianın etkili isimlerinin verdikleri reklamların ödemelerini yapmamaları idi.

Operasyonun dergiyi yayınlayan ekibi tasfiye olabileceğini düşünerek yeni sezon öncesi böyle bir yayına gerek var diye yeniden dergi çıkarılması kararı alınabileceğini yazmıştım o tarihlerde. Nitekim aradan çok geçmeden dergiyi yayınlamaları için Rize Ticaret Odasına başvuruldu. Ticaret Odası bu işi kıdemli muhabir Osman Can üzerinden yapacak diye düşünürken, yayını üstlenemeyecekleri bilgisi duyuldu. 

Bu aşamada derdimiz elbette dergiyi kimin çıkaracağı değil, derginin bir an önce çıkmasının sağlanmasıdır. Elbette maliyeti belli olan derginin daha önce yayınını üstlenen ekibin, maddi sorumluluğu da üstlenmiş olduğunu anımsatarak kime, hangi koşullarla taşere edileceği önemlidir.  Ve bunun camia adına takipçisi olma gibi bir sorumluluğumuz vardır. Daha önce de yazdım, eski yayın ekibini kişisel olarak merhabalaşmaktan öte tanımam. Kurumsal kimlikleri zayıf, ancak camianın birer ferdi olarak biraz da gönüllülük esası ile dergiyi zorluklara rağmen maddi sorumluluğu da üstlenerek Rize’yi, Rizeliyi ve Rizespor’u yaşayanlarla periyodik olarak yayımlayabilmişlerdir. 

Diğer taraftan kurumsal kimlikli bir masa üstü yayıncılık şirketi de, sadece sizin vereceğiniz editoryal malzeme ve internette yayınlanan, aynı dönemde yayınladıkları diğer dergilerde de kullandıkları bıla bıla yazı ve fotoğraflarla dergileri hazırlar. Yanı genelde bayat bir dergi çıkar. Oysa bizim arzuladığımız dergi; Sayın Başbakanın memleketine, şampiyonluk kovalayacak bir şehre ve kulübüne yakışır düzeyde olmalıdır. Rizesporu takip edenlerin sadece Rize ile sınırlı olmadığı, Rize dışında yaşayan Rizeli ve Rizespor taraftarlarında İstanbul medyasından yeterince bilgilenme sağlayamadığı realitesini göz önüne alarak Yaysat kanalıyla Türkiye genelinde dağıtımı sağlanan (dağıtılmaya başlanmıştı) ve eskisinden daha zengin içerikli bir dergi keyf değil, zarurettir.

Ulusal (ağırlıklı İstanbul kulüplerinden yazıp nasıl ulusal oluyorlar, onu da anlayabilmiş değilim ya) medyadan takımımızı izleyebilme şansımız olmasa da elbette günümüzde internet, google müthiş veriler sağlayabiliyor. Bizler yerel internet siteleri sayesinde büyük oranda Rize dışında Rize’yi de yaşayabiliyoruz. Ama tüm dünyada bu tarz dergilerin farklı misyonları, arşiv olma özellikleri vardır. Aynı yorumu kulübün resmi internet sitesi içinde yapmak mümkündür. Bu yazıya başlarken tıkladığım kulübün sitesi de tıpkı geçen yıl olduğu gibi yine yetersizdi, güncel değildi. Hatta yayını durdurulan derginin açılmayan (dergiye buradan keşke ulaşılabilse) banneri hala duruyor. Hemen altında da yapım aşamasında “taraftar” forumu var. yapılıyor. Bu yaklaşımla bu forumların nasıl modere edileceğini, sitenin nasıl güncellenebileceğini doğrusu hafzalamda canlandıramıyorum.

GELENEKSELLEŞEN İFTAR OLMAYACAK Mİ? 

Konuya girerken ramazana iki adım kala demiştim.

Rizespor Dergisi 3 yıldır İstanbul da müthiş keyifli iftar yemekleri organize ediyordu. Rize Vakfının da geleneksel iftarı var. Ama tabanı kucaklayamadığından olsa gerek, 2-3 haftadır çevremizde, dergi olmayınca iftar olmayacak mi diye konuşuluyor. Belli değil ama Rize’yi, Rizesporu, Rizeliyi adeta tek başına temsil eden değerli milletvekilimiz Sayın Yardımcı işaret verirse iftar geçen yılkı yerinde yapılabileceğini düşünüyorum.     

Geçen yılkı iftarın ardından yerel medyamızda iftarla ilgili yazdığım yazıdan bir paragrafı paylaşarak tamamlamak ve mübarek ramazanınızı da bu vesile ile tebrik etmek istiyorum.

“….. katılımın çokluğu, katılanların kimliği, mekanın giydirilmesi… Koşuyolu’nda Rize’yi yaşadık. Emeği geçenlere, Rize’den bu gece için gelenlere sonsuz teşekkürler. Vakıfta da iftar ve zengin geceler düzenleniyor. Ama orada bu lezzeti alamıyoruz. Galiba aradaki yegane fark; birinde gurbette memleketi anmak, diğeri gurbette Rize’de olmak, memleketi yaşamak. Gurbette memleketi yaşattığı için Rizespor Dergisi’nin gecesinin lezzeti damağımda….” Umuyoruz yine tadarız.

Recep Ali AKSOYLU / İSTANBUL