Mehmet PAKSU

Mehmet PAKSU

Eşimden mehir alma hakkım yok mu?

Eşimden mehir alma hakkım yok mu?

Benim bahsedeceğim mesele, birçok kadının karşılaştığı bir problem.

Dini nikâh sırasında üzerinde anlaşılan ve erkek tarafından kabul edilen mehir sonradan kadına verilmiyor. Ben 8 yıllık evliyim ve işini yeni kurmakta olan eşimi bu konuda hiç sıkıştırmadım ama artık mehrimi almak istiyorum. Konuyu gündeme getirdiğimde eşim, "O formalitedir, mehrini alan kadın mı var" diyor. Bunun hakkım olduğundan ve Kur'ân-ı Kerim'deki âyetlerden bahsedince de kırıcı şeyler söylüyor. "Mehrini veririm ama sonra benden bir şey isteyemezsin" diyor. Bu konuda hanımları ve daha önemlisi beyleri bilgilendirerek konuyu en azından mütedeyyin ailelerin gündemine taşır mısınız? (Rumuz: Tuba)

Mehir, eşinizin canı istediği zaman size vereceği bir harçlık, bir destek, bir hediye ve bir yardım değildir.

Mehir, nikâhınız kıyılır kıyılmaz eşinizden almayı hak ettiğiniz, onun da size vermek mecburiyetinde olduğu evlilik bedeli bir alacağınızdır.

Bu para eşinizin size olan borcu ve iktisadi ifadesiyle sizin bir "hak edişiniz"dir.

İnanan bir erkekle inanan bir kadın evlenince erkek kadına belli bir miktarda mehir vermesi gerekir.

Mehrin verilmesini emreden Kur'ân'dır ve bu konuda hiç tefsire ve yoruma ihtiyaç kalmadan herkesin rahatlıkla anlayacağı biçimde 11 âyette hüküm verilir.

***

"Kadınlara mehirlerini gönül hoşluğu ile verin. Eğer onlar kendiliklerinden mehirlerinin bir kısmını size bağışlayacak olurlarsa, onu da âfiyetle yersiniz. (Nisa, 4:4)

"Malınızdan onların mehirlerini vermek, gayrimeşru ilişkiden kaçınmak ve iffetli bir şekilde onları nikâhlamak şartıyla size helâl kılınmıştır. Zifafa girmiş olduğunuz kadınlara kararlaştırılan mehirlerini verin. Ancak, mehir kararlaştırıldıktan sonra aranızda anlaşarak bunu değiştirmenizde bir sakınca yoktur." (Nisa, 4:24)

Peygamberimiz kendi evliliklerinde evlendiği eşlerine mehirlerini verirken, mesela kızı Hz. Fatıma ile Hz. Ali'yi evlendirirken Hz. Ali'den mehir istemiş; diğer sahabilerin evliliklerinde de mehrin mutlaka verilmesini istemiştir.

Peygamberimizin Hz. Aişe'ye verdiği mehir 500 dirhem (1500 gram) gümüştür. Hz. Fâtıma için Hz. Ali'den istediği mehir de sadece bir zırhtı.

Mehir iki tarafın karşılıklı rızasıyla belirlenir. Bu miktar peşin verileceği gibi, daha sonra da verilebilir.

Bütün bunlarla birlikte mehir meselesini aile içinde bir sorun haline getirmeden, aradaki sevgi ve sadakatin azalmasına meydan vermeden tatlılıkla halletmeli.

 

İnternetten biriyle tanıştım

Ben 21 yaşındayım. İnternette biriyle tanıştım. Tanışalı bir buçuk yıl oldu. Ne kadar doğru bilmiyorum ama evlenmeye karar verdik. Gelip istediler ama ailem vermiyor. Tanımadıkları için haklılar doğal olarak ama ben seviyorum. Bu konuda ne yapmalıyım sizce? (Rumuz: Kübra)

İnternetten tanışmanın doğruluğu, eğriliği bir tarafa, şimdi asıl konu bu meseleyi ne yapar eder de evliliğe taşıyabilirsiniz.

Taşıyabilmeniz için öncelikle ailenizin onayını ve kabulünü sağlamanız gerekiyor. Aileniz neden "vermiyor?"

Gerekçeleri açık, "tanımadıkları için." Ama bu arada siz de seviyorsunuz. 1.5 yıl gibi uzun bir süre irtibat kurmuşsunuz, nasıl birisi olduğunu bilmeden tanımadan duygu ve düşüncelerinizi paylaşmışsınız. Sonunda bir karar aşamasına gelmişsiniz, ama bu durum evlenmenize yetmemiş.

Çünkü aileniz sizin ömür boyu devam edecek evlilik hayatınızı ve mutluluğunuzu düşünüyor. "İstemeye" geldikleri halde, kalpleri kanaat getirmemiş ki, vermemişler.

Şimdi ne olacak? Bir kere sanal tanışmalarda ve görüşmelerde birtakım kapalı yönler, eksik bilgiler ve yetersiz beyanlar olur. Ne kadar uzun görüşmeler yapılırsa yapılsın, taraflar bazı yönlerini gizleyebilirler.

Bunun için evleneceğiniz kişi ve ailesi hakkında tatminkâr ve yeterli bilgiye ulaşın. Ailenizin şüphe ve tereddütlerini izale edin. Makul bir zaman geçtikten sonra gelmelerine, istemelerine kapı aralayın.

Ama böyle bir imkânınız yoksa ailenizin istediği ve aradığı bilgilere de ulaşamıyorsanız, olayı fazla "sıkıntı" haline getirmeyin, hazır huzurunuzu kaçırmayın, ailenizle aranızı açmayın. Sevginizi içinize atın ve sabır kalesine sığının.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
OKUYUCULARIMIZIN DİKKATİNE !... Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Mehmet PAKSU Arşivi