Şu seçim arefesinde sadece bir tespit yapmak istiyorum. Bunu yapmak her vatandaşın hakkı ve görevidir de…

                Eski yazarlardan birinin hoşuma gider bir tespiti vardı. Türk milleti söylenir söylemez. Gerçekten doğru! Orada burada söyleniriz, fakat mikrofon uzatılınca veya bu söylediklerini yaz ve etrafınla paylaş deyince, çekinir, ezilir büzülürüz.

                Bu birazda hakkını ve hukukunu bilmemekten gelmektedir. Benim söz söyleme ve hareket etme alanım ve hakkım nereye kadardır, bunu bilmezsek, tabii ki korkar, çekiniriz.

                Bilsek ki, “asıl” benim şu zamanlarda yapılan listeler benim vekilimdir diye, rahat konuşur, rahat hareket ederiz.

                Her neyse, fazla uzatmadan işin aslına gelelim.

                Şu sıralar partilerde yoğun bir liste trafiği yaşanıyor. Yok efendim falan partinin genel merkezinin şu katında sabaha kadar liste çalışmaları yapıldı, yapılıyor. Birisi listeye giriyor, öbürü çıkıyor.

                Bu listeler sadece Ankara için değil, tüm 81il için yapılıyor. Dikkat edin bir genel merkezin tek bir katında ve kurmaylar bu işleri yapıyor ve 81 il için…

                Bir başka partide, partiliye soruluyor genel başkan ne durumda? Diyor ki, onun yerinde olmak istemem, tüm illerin aday adaylarıyla adeta köşe kapmaca oynuyor ve sonunda tüm aday olacaklar o genel başkanın onayından geçiyor.

                Gerçekten ben de o genel başkanın yerinde olmak istemem… Çünkü gerçekten çok zor ve yanlış bir iş yapılıyor. Yanlış iş zor olur tabii…

                Eğri oturup doğru konuşalım. Demokrasi dediğimiz şey bunun neresinde? Demokrasi şayet millet iradesinin meclise yansıması ise ben bir vatandaş olarak orada niçin yokum? Sadece seçimde bir oy vermekle demokrası gerçekleşmiyor. İşin mutfağında da millet olmalıdır.

                Temayül memayül deyipte işi geçiştirmeyelim. O temayül seçimlerinin etkisinin ne kadar olduğunu millet biliyor. Fakat söylemiyor, söyleniyor.

                İşte sıkıntı burada!

                Tuttuğun parti olabilir, muhalif parti olabilir. Niçin doğruyu çekinmeden dillendirmiyoruz!

                Yani şunu demek istiyorum. Madalyonun iki yüzünü görelim. Bir tarafı ile idarecileri ilgilendirirken diğer tarafı ile biz vatandaşları ilgilendirmektedir. Ve bizim için en önemli tarafı da burasıdır.

                Tam yeri geldi Bediüzzaman Hazretlerinin şu sözünü hiç unutmayalım. “Millet cehaletle hukukunu bilmezse, ehl-i hamiyeti dahi müstebid eder.”

                Olay budur!

                Sen, ben cahil olup hakkımızı savunmaz ve bilmez isek, idareci iyi insan bile olsa sana baskı yapar ve zulmeder.

                Cenab-ı Hak fiilimize göre elbise giydiriyor bizlere…

                Sonuç olarak, olayları geniş açıdan görmemizi ve sağlıklı yorumlamayı Allah hepimize nasip etsin!