Devlete neden saldırıyorlar?

Devlete neden saldırıyorlar?

Türk Hava Yolları (THY) Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demir Yolları (TCDD)

Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ)

Türkiye Denizcilik İşletmeleri (TDİ)

Yukarıda bir kaçından örnek verdiğimiz devlet kurumlarını daha da artırabiliriz. Dikkat ederseniz burada bir ortak özellik var. Bu kurumların isminden de anlaşılacağı üzere, birer devlet kuruluşu olduklarını görüyoruz. Yani bu kurumlar bir hükümet kurumu değildir.

Türk Hava Yolları uçağının Amsterdam'a uğradığı kaza üzerine medyamızın –azgınları- inanılmaz tespitlerde bulunmuşlardı. İşin uzmanları dahi bu tespitlere ulaşamazken, her alanda uzman yazarlarımız derhal sonuca ulaşıvermişlerdi. Onlara göre kazanın olsa olsa nedeni "yönetim hatası" olmalıydı.

Elbette yönetim hatası da sorgulanmalıdır. Ama derhal sonuca ulaşılması beni şaşırtmıştır. Mesela yurdun bir karayolunda yaşanan trafik kazasında derhal karayolları genel müdürü suçlu ilan edilebilir mi?

Ben yine de kazalarda gerçek nedenin ortaya çıkmasını beklemek gerektiğini düşünüyorum. Mesela Hollandalı yetkili kazanın gerekçelerini sıralarken "Müdür hac görevinden dönerken terlikle görüntülendi" şıkkını söylediğini duyamadım.

Hatta bizim azgın tespitlerin de nerede ise hiçbirine rastlamadım. O zaman nedir bu şiddetli saldırının nedeni? Nereden geliyor Devlet kurumlarına bu kadar saldırma isteği?

Sadece bir örnek üzerinden bakalım. Türk Hava Yolları'nın şöyle bir kârlılık performansını inceleyelim: 1998-2002 arası 5 yılda toplamda net 21 trilyon 530 milyar lira zarar etmiş THY. Örneğin 99 yılında 70,5 trilyon olan zarar, 2000 yılında 69,5 trilyon lira olmuş. 2001 yılında ise sadece 8,1 trilyon kâr var.

Sonrasına bakalım: 2002 yılında 105 trilyon olan kâr sonraki 5 yılda tam 936 trilyon 785 milyar liraya yükselmiş. Altıncı yıl rakamı 2008 yılının dokuz aylık dönemine ait ve sadece 9 aylık kâr 667 trilyon 530 milyar liradır. THY önceki beş yılda 21 trilyon zarar ederken; sonraki beş yılda 937 trilyon kâr yazmıştır.

Acaba diyorum saldırının nedenleri arasında "meyve veren ağaç taşlanır" düşüncesi midir? Aklıma gelen bir başka soru işe daha vahim: Acaba bu kârlar geçmiş yıllarda bir şekilde birilerinin ceplerine mi gidiyordu? Ve o rantları kesilenlerin isyan yansıması mı bu azgınlıklar?

Bir ayrıntıyı unutmayalım. Türk Hava Yolları eskiden iç hatlarda tek uçucuydu; yani tekeldi. Özel sektör iç hatlarda uçamıyor, yolcu taşıyamıyordu ve rekabet yoktu. Fiyatlar görece daha yüksek belirlenebiliyordu. Oysa şimdi rekabet var ve nerede ise bedava bilet satıyorlar. Ama THY yine artarak kâr rekorları kırıyor.

Bir hatırlatma daha yapalım. Türk Hava Yolları'nın kârları uçarken akaryakıt fiyatları da uçuştaydı. Petrolün fiyatı 10 dolardı 1999 yılında, ama THY 70,5 trilyon zarar yazdı. Oysa petrol 147 dolardı 2008 yılında ama THY kâr rekoruna koşuyor.

Kârlılık ile kaza arasında bir bağ kurmuyorum. Çok kârlı iken dahi yönetim hataları oluşabilir. Hatta yüksek kârların bir kısmı aşırı tasarruftan da olabilir. Ama THY'de böyle bir durum olduğunu kim hangi dayanakla söylüyor? Zaten kaza dayanakları da çıktı mı? Ben burada asıl kamu yönetiminde ki değişen anlayışa dikkat çekmek istiyorum. Neden mi?

Şimdi bakın. Türkiye ekonomik krizden çıkmak için kamu yatırımlarını artırmak zorunda. Mesela karayolları, demiryolları yapımında yeni bir sayfa açmalıyız. Barajlar, okullar yapmalıyız. Kısaca hem altyapıya hem de mevcut kamu kurumlarına yatırımlar nedeni ile oluk oluk para akıtılması gerekiyor. Krizden kamunun, yani devletin yapacağı yatırım hamlesi ile daha rahat çıkabiliriz. Aksi çok zor!

O zaman neden devlet kurumlarına bu kadar saldırılıyor. Şimdi biraz daha anlayabiliyoruz. Geçmişin rakamları ışık verebiliyor. Kamu kurumları kâr rekorları kırarken bazı özel holdinglerin çökmesi de ilginç değil mi?

Meselenin özü rant kazası olmasın sakın!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi