Seçimi hangi kriz vurdu?

Seçimi hangi kriz vurdu?

Türkiye seçimlerden bir kez daha medya yanılgısı ile çıktı. Medyada yer alan öngörülenlerin büyük kısmı yaşanmadı. Ama öngörülmeyenlerin ise büyük kısmı yaşandı.

Türkiye'de iktidar olsun muhalefet olsun bazı dönemlerde toplumu anlamakta ciddi sıkıntılar yaşıyor. Örneğin 2007 seçimlerinde muhalefetin devlet borçları üzerinden siyaseti çöküvermişti. Nitekim Türkiye'nin kamu borç sorununun büyük oranda çözülerek özel sektör borç sorununa battığını krizle anlayabildik. Muhalefet yanlış medyasal yönlendirmenin etkisinde kalmıştı.

Bugün ise benzer yanılgı yine yaşandı. Hatta aynı yanılgıyı Başbakan'ın konuşmasında bile gördük. Krizle iktidara gelen partinin krizle iktidardan gitmesini bekleyenler vardı. En azından büyük yara alması bekleniyordu. Ve Başbakan da seçim gecesi konuşmasında, ekonomik krizi seçim etkileri içerisinde kabul etmişti.

Halkın verdiği oylara bakıldığında iki şehir kriz yansıması açısından çok önemliydi. Bursa ve Kocaeli krizden en derin etkilenen illerimizdi. Eğer krizin seçimlere etkisi olacaksa bu iki şehirde iktidar partisi çökebilirdi. Oysa seçimlerde bu iki şehirde iktidar partisi nerede ise sildi süpürdü.

Seçimler ekonomik krizin nedenleri noktasında önemli ipucu veriyor. Geçmiş krizleri yurtiçinde çıkartan iktidar partilerinin, bu kez dış kaynaklı ekonomik krizde beklentileri hüsrana uğradı. Bu yanlış muhalefete Başbakan bile pay vermişti ama halk pay vermedi. Seçmenler medyasal yönlendirmelere rağmen gerçekleri en iyi sandığa yansıttılar. En kriz illerini iktidar partisi kapattı.

Peki, ama neden iktidar partisinin oylarında da düşüş yaşanmıştı? Bu açıdan bakacak olursak bir başka ili örnek vermememiz gerekiyor. Şanlı Urfa.

Hükümet 2007 seçimlerinin hemen ardından ekonomiden sorumlu başbakan yardımcısı Nazım Erken önderliğinde büyük kamu projelerini devreye almıştı. Bu projelerin içerisinde en önemlisi şüphesiz GAP'tı.

GAP Bölgesine kriz döneminde dahi adeta para akıyor. Bölge illerinde batı illerine kıyasla nerede ise "ne krizi" dedirtecek canlılık sürüyor. Sadece geçen yıl Şanlı Urfa'ya 2 milyar liranın üzerinde ek kaynak gitti.

Bu kadar krizden korunan bu ilde ise seçimi iktidar partisi kaybetti. Ekonomik krizin en etkili olduğu illerde seçimi kazanan iktidar, en rahat ilde seçimi kaybederek gerçek krizi ortaya çıkartmış oldu. Seçimleri ekonomik kriz vurmadı ama aday krizi vurmuştu. Türk Halkı yine gerçek tercihini sandığa yansıtarak paraya, pula veya ceketlere prim vermedi. Seçmen gerçek demokrasi dersini vermiş oldu.

Şimdi seçimler bitti. Türkiye gündemi önemli beklentiler içerisinde. Krizi geçiştiren önlemler üç aylığına devreye alındı ama bu önlemlerin uzatılmaması gerekiyor. Bunun yerine gerçek önlemler devreye alınmalıdır.

Türk sanayicisi açısından ucuz üretim için önemler bekleyen tedbirlerin ilk sırasına "maliyet paketini" koyabiliriz. "Maliyet paketi" açısından ilk sırada yer alan sermaye maliyetidir. Kredi maliyetlerini düşürecek ve ulaşılabilirliğini kolaylaştıracak kredi garanti fonu artık bitti sayılır.

İkinci maliyet önlemi hammadde ve en önemlisi enerjidir. Türkiye hala çok yüksek enerji faturası ödüyor. Özel sektör krizin en şiddetli zamanında doğalgaz zammı ile şok olmuştu. Daha zammın etkisi yeni kalktı. Oysa petrol fiyatları üçte bire gerilemişken bu enerji maliyeti ile rekabet etmek nerede ise imkânsızdır. Acil enerji (elektrik dâhil) maliyetleri düşürülmelidir.

Üçüncü maliyet ise işçiliktir. Bu alanda ise bölgesel asgari ücret dâhil veya bölgesel maliyet teşvikleri uygulamaya alınabilir.

Türkiye gerçek sorunlarını ise demokratikleşme paketi ile çözmeyi yeniden düşünebilir. Artık işsizliğe gerçek neşteri vurmamız gerekiyor. Eğitim reformu ve kamu personel reformunu da ciddi ciddi gündeme almak gerekiyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi