Saliha AKKUŞ

Saliha AKKUŞ

KALİTELİ EKMEK NASIL OLMALI?

KALİTELİ EKMEK NASIL OLMALI?

Sofralarımızın olmazsa olmazlarından sayılan ekmeği faydalı ve besleyici bir gıda olarak mı, yoksa bir beslenme alışkanlığı ile mi tüketiyoruz? Bu gün sofralarımızda kullanılan ekmeğin kalitesi, bize verdiği fayda ve zararları, içersinde bulunan katkı maddeleri ile ilgili bilgimiz var mı? Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı bu önemli konunun farkına vararak, insanımızın daha sağlıklı ve temiz ekmek ile beslenebilmesi için bir çalışma başlatmış.

Bundan sonra zengin, fakir her ferdimizin tüketeceği ekmek daha sağlıklı olacak, nasıl mı? Bundan böyle ekmek, kepek oranı daha yüksek unlardan yapılacak. Günümüzde ekmek, kepeğinden tamamen ayrılmış beyaz undan yapılıyor. Bunun yanında, ekmeğin tüketiciye daha kabarık ve beyaz bir renkte ulaşabilmesi için ekmek ununun içine doğal olmayan beyazlatıcı ve diğer katkı maddeleri katılabiliyor. Tarım Bakanlığı’nın açıkladığı tebliğe göre; bundan sonra üretilecek ekmek ve ekmek çeşitleri, dışından bakıldığında iyi pişmiş ve kabarmış, kendine has görünüş ve kokuda, kabuk rengi dağılımı olabildiğince homojen, basık ve yanık olacak. Kesildiği zaman iç kısmı süngerimsi yapıda, gözenekler mümkün olduğunca homojen olurken, hamurumsu, yapışkan ve kabuk-iç ayrımı olmayacak. Ekmek, kepekli ekmek, tam buğday unlu ekmek, tam buğday ekmeği ve ekşi hamur ekmekleri olarak piyasaya sunulacak. Tebliğ taslağı bakanlığın internet sayfasında görüşe sunulmuş.

Doğal olmayan ekmek koparıldığında veya kesildiğinde hamurlaşma olur. Bakanlığın da yukarıda bahsettiği kaliteli ve sağlıklı ekmek, gözenekli, katkısız ve doğal olarak pişirilmiş ekmeklerdir. Hamuruna renk koruyucu katılarak pişirilen ekmeklerin hepsi aynı renk ve görünüme sahip olabilir. Hâlbuki doğal malzemeden yapılan ekmeğin bazısı az kızarırken, bir kısmı daha fazla kızarabilir. Hepsi aynı renk ve görünüme sahip değildir. Yiyip içtiğimiz bütün gıdaları ve içecekleri alışkanlığımızın bir gereği olarak değil, bilinçli bir şekilde tüketmeliyiz. Her gün tükettiğimiz ekmeğin de vücudumuza birçok faydası vardır. Ancak araştırma yapmadan, rastgele satın aldığımız ekmekler de bizim için zararlı birer ürün olabilirler. Bir milletin sağlıklı yaşayabilmesi için, “Bilinçli Beslenme Kültürü”ne sahip olması şarttır.

Sofralarımızda bolca tüketilen ekmek bizim “Milli Gıdamız” olmuştur. Eski çağlarda Mısırlılar, buğday unu ve su karışımından elde edilen hamurdan ekmek yapıyorlardı. On beşinci yüz yılda, hamurun beklemekten dolayı ekşidiğini, ekşiyen hamurun mayalanıp kabardığını, bu hamurdan yapılan ekmeğin daha yumuşak ve kabarık olduğunu fark ettiler. Bu dönemlerde unu kepeğinden ayırarak ekmek yapmaya başladılar. Çeşitli sınıflardan oluşan Mısır halkı, ekmeği yıllardan beri biliyordu. Mayanın bulunmasının ardından beyaz ekmek, soyluların ve sarayın simgesi haline geldi. Mısır’dan Roma’ya, ardından Batı Avrupa’ya yayılan mayalı ekmek, son asırlarda bütün dünyaya yayılmış oldu.

Günümüzde, bazı ekmeklerin yapımında, yukarıda anlatılan doğal mayalanma şeklinden uzaklaşıldı. Hormonlu katkı maddeleri ile mayalandırıldığı için besin değerleri düşen ekmekler, midemizde daha uzun süre kalarak, mide sıvılarını dengesizleştirip, hazımsızlık, şişmanlık ve peklik gibi sağlık sorunlarına sebep olmaya başladılar. Bu olumsuzluğun farkına varan birçok Avrupa ülkesi, doğal olmayan, hormonlu katkı maddelerinin, birçok gıda maddesinde olduğu gibi, ekmek üretiminde de kullanılmasını yasakladı.

Doğal şartlarda üretilen ve doğru oranda tüketilen ekmek, sağlığımız için faydalı, vücudumuz için gereklidir. Günümüzde üretilen ve faydalı olduğunu sandığımız bazı kepekli ekmekler Tam Buğday unundan yapılmıyor. Un kendi kepeğinden ayrılıp, doğal olmayan katkı maddeleri ile mayalandırıldığında, maya, kepekte bulunan ve bedenimiz için çok gerekli olan Çinko, Demir, Kalsiyum, Magnezyum gibi vücudumuza çok faydalı maddeleri bağlayıp, parçalayarak etkisiz hale getirebiliyor. Bu hal de, başta kansızlık olmak üzere birçok sağlık sorununu beraberinde getirebiliyor.

Günümüzde çok az sayıda un fabrikası ve geçmişten kalan su değirmenleri buğdayı kepeği ile birlikte doğal olarak öğütüyor. Un fabrikalarının bazıları hariç, birçoğu buğdayı kepeğinden ayırıp beyaz un halinde öğütüyor. Kepeği alınmış beyaz un da, tuz ve şekerin yanında yer alarak üç beyaz zehir olarak anılan gıdalardan biri oluyor. Bu gün birçok insan sağlıklı olabilmek veya kilo almamak için kepekli ekmek yemeyi tercih ediyor. Satın alınan kepekli ekmeklerin büyük çoğunluğu, modern makinelerde önceden birbirinden ayrılmış kepek ve unun orantısız olarak bir araya getirilmesi ile hazırlanan undan yapılmış kepekli ekmeklerden olabiliyor. Bu şekilde, kepeği ve unu ayrı öğütülerek rafine edilen farklı tahılların kepek ve unlarını bir araya getirerek elde edilmiş kepekli undan yapılmış ekmek ve unlu mamuller vücudumuza faydalı olamaz.

Tahıl ürünleri liflerinden ayrılarak, kepeği ve unu ayrı öğütüldüğünde, içersinde bulunan doğal yağ asitleri, öğütme işlemi esnasında ölür. Tahıl ürünlerinin kepeğinde bulunan doğal yağ asitleri, kaslarımızı güçlendirir. Güçlü kaslar, bedende biriken ve insanın fiziki güzelliğini bozan fazla yağları yakar. Kepeğinden ayrılmış undan yapılmış ürünleri kullandığımızda, yağ yakıcı özelliği bulunan kaslarımız zayıfladığı için, fiziki yapısı bozuk güçsüz ve hantal bir bedene sahip oluruz. Un ile kepeğin orantısız bir şekilde sonradan karıştırılmasından elde edilen ekmek ve unlu mamuller sahip oldukları vitamin değerlerini de kaybederler.

Günümüzde karşılaşılan birçok sağlık sorunu, lifli gıdalar ile beslenen toplumlarda görülmüyor. Tam buğday unundan doğru şekilde yapılan kepekli ekmek ve besin değeri yüksek kuru baklagiller, tahıl ürünleri ile beslendiğimizde; bu yiyecekler bağırsaklarımızda belirli bir hacim oluşturarak gereken hareketi sağlar ve bağırsakları çalıştırır. Bağırsakların düzenli çalışması sonucunda beden kendi salgılarından oluşan zararlı artık maddeleri dışarı atar ve kendini temizleyip yeniler.

Bu gün dünyada birçok toplum rafine edilip doğallığı bozulmuş yiyecekler ile besleniyor. Bu sebeple de Diyabet hastalığı hızla yayılıyor. Türkiye’de en az yedi milyon kişi şeker hastası. Bu hastaların 7-8 bini küçük yaşta çocuklardan oluşuyor ve bu sayının hızla arttığı bildiriliyor. Aslı bozulmadan ve işlem görmeden elde edilen yiyeceklerin enerji değeri daha yüksektir. Kuru baklagiller ve tahıl ürünleri gibi posalı yiyecekler gerekli miktarda tüketildiğinde, Şeker ve Kalp hastalıklarının kontrol edilebildiği, kandaki akış hızının arttığı, kalp krizlerinin önlendiği, hem eski tıp âlimlerimiz hem de günümüz bilim adamları tarafından bizlere bildiriliyor.

Peygamber Efendimiz de (s.a.v) ashabına, unun kepeğinden ayrıldığı takdirde büyük sağlık sorunlarını da beraberinde getireceğini asırlar öncesinden bildirmiş, ashabına kepekli undan yapılmış ekmek yemelerini tavsiye etmiştir. Kabuklu ve posalı gıdaların vitamin değerleri yüksek, kalori değerleri düşüktür. Bu gıdalar bedenimize doygunluk ve enerji verirler. Kalori değeri düşük, vitamin değeri yüksek gıdalar beden sağlığını ve fiziki güzelliğini her zaman korur.

Tam buğday unundan yapılan ekmekte bol miktarda Demir ve Kalsiyum, beyaz ekmekte ise yalnızca Kalsiyum vardır. Çünkü buğday, % 14 ham protein, % 12 yağ, % 12 Azot, % 2 şeker, % 70 nişasta, B,D,E vitaminleri, Selüloz, kepek, madeni tuzlar, Fosfor, Magnezyum ile Potasyum içerir. Doğal Magnezyum hafızayı güçlendirir, unutkanlığı önler, vücudumuz için çok önemli ve gereklidir. Kepek, pişik, kansızlık, şişlik, öksürük, Bronşit, boğaz iltihabı, soğuktan kaynaklanan rahatsızlık, ağrı ve sızılarda faydalıdır, hastalık dönemlerini kısaltır. Beyaz ekmek sürekli yenildiğinde alışkanlık yapar. KEPEĞİ ELENMİŞ UNDAN YAPILAN EKMEĞİN VİTAMİN DEĞERİ AZ, HAZMEDİLMESİ İSE ZORDUR. Çünkü yenilen yiyeceklerin hazmını vitamin ve mineraller sağlar.  

Kepekli buğday ekmeğini su ile yemek, bedeni şişmanlatır, sağlığı korur. Bal ile yenilen kepekli ekmek zihin yorgunluğu ve sinir bozukluğunu giderir. Ekmek ile kuru üzümü düzenli olarak yemek bizi hayat boyu sağlıklı kılar. Kepekli un kas yapıcı olduğundan, halsizliği, yorgunluğu ve kilo almayı engeller. Bu gün birçoğumuzun şişman, sürekli yorgun ve halsiz olması, ekmeğin ve diğer yiyeceklerin kristalize edilmiş, ayrıştırılmış, doğallığı bozulmuş olanlarını tüketmesinden kaynaklanıyor.

Günümüzde kilo vermek maksadıyla diyet yapmaya başlayanlar en başta ekmek yemeyi bırakıyorlar. Hâlbuki Karbonhidratı kesmek, beyinde stres salgılatır ve kaslarda zayıflama ile birlikte yağ yakma da durur. Çünkü kaslarımız yağ yakıcıdır. Bilinçli bir diyet uygulayabilmemiz için, en başta beyaz ekmek yemeyi bırakmalıyız. Her öğünde ekmek yemek yerine, bulgur pilavı, makarna ve diğer tahıl ürünlerini tercih edebiliriz. Bu gıdalar, bedeni fiziki güzelliğine ve sağlığına kavuşturur.      

Özelliği bozulmamış doğal karbonhidratlar, Endorfin yani mutluluk hormonlarımızı çalıştıran besin kaynaklarımızdandır. Hayata ve olaylara karşı olumlu düşünüp, ümitle bakabilen, çevresine sürekli olumlu enerji yayabilen insanların yediği yiyecekler, bozulup bedenlerinde tortu oluşturmaz. Böyle kişilerin böbrek ve mideleri sağlıklı olacağından; yedikleri doğal yiyecekler bedenlerine şifa ve enerji olarak geri döner.

Bir milletin sağlıklı bir şekilde yaşayabilmesi için “Bilinçli Beslenme ve Yaşama Kültürü”ne sahip olması şarttır. Bilinçli bir toplum daima sağlıklı ve huzurlu yaşar.

Sağlıkla kalınız..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
OKUYUCULARIMIZIN DİKKATİNE !... Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Saliha AKKUŞ Arşivi