Zelkif AKGÜL

Zelkif AKGÜL

SAYIN BAŞBAKAN

SAYIN BAŞBAKAN

Sayın Başbakan, sizinle bir sohbet etmek isterdim.Şöyle karşılıklı ve adam gibi.Size cevap verme ve soru sorma özgürlüğü içinde bazı sorular sormak isterdim.Lakin bunun çok mümkün olmadığını  biliyorum ve size burada yazıyor ve bazı sorular soruyorum.

Siz İstanbul belediyesine başkan olmadan önce ben İstanbul’da öğrenci idim. Siz gelmeden önce İstanbul’da çöpler dağ gibi idi ve su bulmak çok zor idi. Bu zor ortamda televizyonlarda bol bol boy göstererek ve tartışma programlarına katılarak, aynı zaman da daha önceki belediye başkanlarının yaptığı hataları dilinize pelesenk ederek belediye başkanı oldunuz.Tabii ki sizin dindar hasletleri çok önemseyen halkımızın dini önemseyen yaklaşımınıza verdiği önem ve dindar olarak kendini ifade eden bir kısım siyasi, cemaat ve halkın da desteğini alarak belediye başkanı oldunuz.

Siz İstanbul’a belediye başkanı olunca hakikaten İstanbul’da bir şeyler değişti ve insanların suyu geldi,çöpü alındı.Bir su ve çöp sizi neredeyse belediye başkanı yaptı.Uzatmadan sonra gücü buldunuz ve esmeye başladınız.Fazla esince malum proje ile bir şiir okudunuz ve ceza evi günleri ile yasaklar.

Soru 1) Siyasi yasaklı, seçme ve seçilme hakkı olmadan ABD başkanı ile görüşmeyi nasıl başardınız ve neler konusunda anlaştınız.? 

Soru 2). O zaman ki seçim öncesi Deniz Bayakal’ı seçme seçilme hakkı elde etmek için nasıl ikna ettiniz.?

Soru 3). Seçimden  sonra birçok partinin  oy pusulaları çöpten çıktı ve kıl payı mecliste olamayan Tansu Çiller bile itiraz etmeden bu süreci nasıl bu kadar kolay idare ettiniz?.%35 ile  %65 meclis çoğunluğu  nasıl aldınız.? 

Soru 4) Seçimden önce canhıraş eleştirdiğiniz ABD ye hemen seçimden sonra çocuklarınızı eğitim bahanesiyle neden yolladınız?

Daha birçok sorum var ama şimdi biraz süreçten bahsedelim.Evet ilk iktidar döneminizde vatandaşın dindar başbakan olarak gönlünü aldınız.(ben size bu konuda hiç inanmadım ve güvenmedim ya).Yaptığınız iyi şeylerde oldu ama ben onları saymayacağım çünkü siz zaten abartarak sayıyorsunuz.Fakat ülkenin milli servetlerini kimseyi rahatsız etmeden babalar gibi sattınız İMF ye borcumuz kalmadı ama Hasan’ın borcunu Hüseyin’den alarak ödedik ve borcumuz Cumhuriyet tarihinin en yüksek seviyesine çıktı.Ben diyeyim 400 siz deyin 500 milyar dolar.Neyse borç ödenir ama bu satılanları nasıl geri alırsınız bilmem. 

Bu arada çok olaylar oldu.Saatlerce yazılır çizilir.İsrail’e yalandan kafa tutmalar, çeşitli polemikler,barış suyu adı altında ki kan deresine ayran katmalar,baş örttün örtmedin muhabbetleri,en büyük milliyetçi benim derken milletin milli duygularını ayaklar altına almalar,ekonomiyi dışarıdan gelen ama nerden geldiği belli olmayan yanlışlıkla bile kayıt altına alınan paralarla finanse edip kriz teğet geçti muhabbetleri, daha sayılacak çok şey var ama bana en çok koyan ise bizi Suriye ile savaş eşiğine getiren politikalarınız.

Şimdi soruyorum size,

Neden Reyhanlı’ya gitmeden ABD ye gidiyorsunuz ve benim şüphelerimi iyice arttırıyorsunuz.? Uzatmayayım sağ salım gidin gelin ama gelince biz daha kızgın olacağız bilesin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
OKUYUCULARIMIZIN DİKKATİNE !... Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
2 Yorum
Zelkif AKGÜL Arşivi