Abdulkadir İPEKOĞLU

Abdulkadir İPEKOĞLU

ATATÜRK VE ANADOLU NİNESİ!..

ATATÜRK VE ANADOLU NİNESİ!..

(Atatürkçüyüm sözleriyle Onu istismar edenlere ithaf olunur!..Ayrıca, Lütfen bu yazıyı okurken, Atatürk’le- ondan sonra gelenleri ricalleri lütfen kıyaslayınız ki, farkı görebilesiniz!..)

Değerli okuyucularım,

Gazi, çiftliğinde dolaşıp hava alırken, elinde heybesi ve  oldukça yaşlı bir kadına rastlayan Atatürk, attan inerek bu ihtiyar kadının yanına sokuldu.

-Merhaba nine, dedi.

Kadın Ata'nın yüzüne bakarak hafif bir sesle;

- Merhaba evladım dedi.

Atatürk

- Nereden gelip nereye gidiyorsun?

- Kadın şöyle bir duralayıp,

Neden sordun ki, dedi. Buraların sahibi mısın? Yoksa bekçisi mi?..

- Paşa gülümsedi.Ne sahibiyim ne de bekçisiyim nine. Bu topraklar Türk milletinin öz be öz malıdır. Buranın bekçisi de Türk milletinin kendisidir. Sizler ve sizlerin evlatlarıdır… Şimdi nereden gelip nereye gittiğini söyleyecek misin nineciğim?

- Kadın başını salladı.

- Tabii söyleyeceğim, ben Sincan'ın köylerindenim bey… Otun güç bittiği, atın geç yetişdiği, kavruk köylerinden birindeyim. Bizim muhtar bana bilet aldı trene bindirdi, yola koydum ha işte Angara'ya geldim…

- Muhtar niçin Ankara'ya gönderdi seni?

- Gazi Paşamızı görmem için. Başını pek ağrıttım da... Benim iki oğlum gavur harbinde şehit düştü. Memleketi gavurdan kurtaran kişiyi bir kez görmeden ölmeyeyim diye hep dua ettim durdum. Rüyalarıma girdi Gazi Paşa. Bende gün demeyip mıhtara anlatınca, o da bana bilet alıverip saldı Angaraya, giceleyin geldimdi. Yolu neyi de bilemediğimden işte ağşamdan belli böyle kendimi ordan oraya vurup duruyom bey. Ne yapıp yapıp, Allahımdan istiyorum ki bana paşa hazretlerini göstersin; paşa hazretlerini görmeden asla köyüme dönmem!..(günümüzde evlâtları şehit düşen eli öpülesi analar, işte bu asil ninenin torunları değerli okuyucularım…Allah, kendilerine sabırlar versin)Amin.

- Senin Gazi Paşa'dan başka bir isteğin var mı?

Kadının birden yüzü sertleşti.

- Tövbe de bey, tövbe de! Daha ne isteyebilirim ki... O bizim Vatanımızı gurtardı. Bizi düşmanın elinden kurtardı. Şehitlerimizin mezarlarını onlara çiğnetmedi daha ne isteyebilirim ondan? Onun sayesinde şimdi istediğimiz gibi yaşıyoruz. Şunun bunun gavur dölünün köpeği olmaktan onun sayesinde kurtulmadık mı? Buralara bir defa yüzünü görmek, ona sağol paşam! Demek için düştüm. Onu görmeden ölürsem gözlerim açık gidecek. Sen efendi bir adama benziyon, bana bir yardım ediver de Gazi Paşayı bulacağım yeri deyiver… Atatürk'ün gözleri dolu dolu olmuştu, çok duygulandığı her halinden belliydi…Gözyaşlarını saklayarak Gökçen’e dönerek:

-Görüyorsun ya Gökçen, işte bu bizim insanımızdır.Bu asil ninelerin evlatlarıyla biz bu cumhuriyeti kurduk..

Benim köylüm, benim vefalı  anamdır bu…Bu analar yalınız Anadolu’da olur ve bu anaların evlatları eşsizdir dedi…

Attan indim. Yaşlı kadının elini tutup,

-Anacığım dedim, sen gökte aradığını yerde buldun, rüyalarını süsleyen, seni buralara kadar koşturan Gazi Paşa hazretleri, yani Atatürk işte karşında duruyor…

Köylü kadın bu sözleri duyunca şaşkına döndü. Elindeki değneği yere fırlatıp, Atatürk'ün ellerine sarıldı. Görülecek bir manzaraydı bu. Ikisi de ağlıyordu. Iki Türk insanı biri kurtarıcı, biri kurtarılan, ana oğul gibi sarmaş dolaş ağlıyorlardı. Yaşlı kadın belki on defa öptü atanın ellerini. Ata da onun ellerini öptü. Sonra heybesinden küçük bir paket çıkarttı(Beklide kendisi aç olmasına rağmen).

Daha doğrusu beze sarılmış bir köy peyniri… Bunu Atatürk'e uzattı;

-Tek ineğimin sütünden kendi ellerimle yaptım Gazi Paşa, bunu sana hediye getirdim. Seversen gene yapıp getiririm… Paşa hemen orada bezi açıp peyniri yedi. Çok beğendiğini söyledi. Sonra birlikte köşke kadar gittik.

İhtiyar nine köşkte en güzel şekilde ağırlandıktan sonra Atatürk, oradakilere şu emri verdi;

-"Bu anamızı alın burada iki gün konuk edin, köyüne götürün. Giderken de kendisine üç inek verin benim armağanım olsun." Dedi…

Evet değerli okuyucularım,

İşte ATATÜRK ve işte Atatürk’ten bugüne kadar gelen Türkiye Cumhuriyeti gemisini sözüm ona yürütmeye çalışan ve Türk halkını ırgat gören, Anadolu insanının oylarını kendi oylarıyla dahi eşit göremeyen  ricaller bozuntuları!...

Halkına yüksekten değil, onu bağrına basabilen Atatürkleri bu necip milletin torunları gece yatıp, gündüz kalkıp ufuktan beklemektedir…Çünkü bu cennet ülkemizin böyle asil liderlere ihtiyacı var da ondan!... “Komşusu açken-tok yatan bizden değildir!..” hadisine mazhar olan Atatürk gibi liderleri bu asil millet halâ beklemektedir ve o asil insanlara olan yürekten sevgisi kıyamete kadar da devam ettirecektir…

İnanıyorum ki, liderleri analar değil-olaylar doğurur ve ikinci bir Atatürk’ümüz de tıpkı atası gibi halkının elini tiksinmeden öpebilen liderlerin yönetimde olduğu bir ülkede asil Türk milleti yolculuğuna kaldığı yerden huzur ve mutlulukla devam edecek ve Atatürk’ün GENÇLİĞE Hitabe’sinde hedeflediği MUASIR MEDENİYET limanına Türkiye Cumhuriyeti gemisini sağ salim demir attıracaktır…Buna engel olmaya kalkan iç ve dış hainler  ise asla emellerine ulaşamayacaklardır…Çünkü halkımızın duaları ancak ve ancak bu inançlı liderlerle beraberdir de ondan!

Bir sel gibi coşan işte bu ninelerin torunları asil Türk gençliği, Atatürk’ün izinde, onun bıraktığı yerden ülkemizi muasır medeniyet seviyesi üzerine ant içmişçesine surları yıkarak gelmekte olduğunu görmek, bizlere büyük bir mutluluk, kelaynak kuşlarına ise korku vermektedir!.. Asım’ın nesli olan bu Atatürkçü gençlik, önünde hiçbir engel tanımadan yoluna ve hedefine devam etmektedir ve hedefi de er veya geç yakalayacaktır… Bu asil gençlikle başta Atatürk olmak üzere bu vatanı kanlarıyla sulayanların ruhları şâd olacak, yıkılan onurumuz-kırılan kalplerimiz yeniden onarılacaktır.

Bu mutlu günü en kısa zamanda beraberce görmek ve yaşamak dileğiyle, asil Türk gençliğini sevgiyle, onları yetiştiren ebeveynleri ve öğretmenlerimizi hürmetle, aziz şehitlerimizi rahmetle ve gazilerimizi minnetle selâmlıyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
OKUYUCULARIMIZIN DİKKATİNE !... Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Abdulkadir İPEKOĞLU Arşivi